TEODİSE

İslâm, iyilik-kötülük meselesini nasıl çözmüştür?

Yaratılış gerçekleşmeden sadece Allah vardı, hiç bişey, hiç kimse yoktu, bu kesin; sonra Rabb-ül Âlemîn kâinatı ve içinde de insanı yarattı. Yaratma için (her şey için) meleklerini “kullandı/kullanıyor”, (insanı denemek için de şeytanı kullanıyor.); insandan önce (tabiî bu önce ve sonra bize göre!) melekleri vardı; bugün adına şeytan dediğimiz de bir melekti; önce insanın yaşayabileceği “ortam” yaratıldı; insana ve meleklerine “irade” verildi ve onlar cennete yerleştirildiler; melekleri iradelerini mutlak olarak O’nun iradesine tâbî kıldılar, O ne derse harfiyyen yerine getirdiler; melekleri içinden iblis ve insan “isyanı tercih etti, söz dinlemedi”; insan, sonra pişmanlık gösterdi, tövbe etti; iblis ise diretti/tövbe etmedi, fikrinde ısrar etti; ikisi de kovuldular (hubût), dünyaya sürüldüler, şeytan dünyada ‘insanın içine giydirildi’!.

...

Dünya, kainatın yanında okyanusta bir damla bile değil; dünyanın dışında bi kötülük yok; kötülük insanın yaşadığı dünyada/insanda; insanın tövbesinde samimî olup-olmadığını test etmek için var kötülük; kötülük bir “Tanrı dilemesi” değil, insan istemesi. Tanrı (=Allah) kötü Bir’i değil ki kötülük O'ndan sâdır olsun!. O, kötülüğü fiilî olarak değil “potansiyel bir güç, bir duygu” olarak insanın içine koymuştur; insan istemezse kötü/kötülük oluşmaz; şer/kötülük, Allah’ın yarattığı her şeyde değil, her şey fiilen kötü değil, sadece insanda potansiyel olarak “kötülük duygusu” var, insan o duyguyu harekete geçirerek kötülüğü fiilen ortaya çıkarır/çıkarıyor. ‘min şerri mâ hàlaq’taki mâ’yı sadece insana (ve dolayısıyla insanın içindeki şeytana) has kılan yorumlar bence daha isabetli. Bizler, sanki kötülük de evrenselmiş gibi “hayrihî ve şerrihî minelllahi teâlâ” diyerek kötülüğü evrenselleştiriyoruz, onu/kötülüğü Allah’a izafe ediyoruz ki, bu bence sakat bir bakış!; özellikle bu ifadeyi Kur'ân’da zımnen de olsa bulabilir miyim diye baktım, bulamadım. Bakara, 169; Nisâ, 118-129; Nur, 21 : kötülüğü emreden şeytandır der; Yusuf, 53; Kaf, 16 kötülüğü emreden nefistir der; Nahl, 90 (Cuma Hutbe bitiminde okunan ayet) Allah sizi kötülükten sakındırır der; Nisâ, 79 İyilik Allah'tan, kötülük kişinin kendinden der; sadece Nisâ, 78 deki ayet “hepsi Allah'tan!. Qul: küllün min ındıllah.” der ki bu, en temelde Allah'ın insana verdiği iradeye, o iradenin kötülük de isteyebileceğine atıftır; aslâ Allah'ın kulu için kötülük yapabileceğine değil; öyle olsa idi hâşâ Allah kötü Bir’i olurdu. “Hak belâ yazmaz kul azmadıkça.”, azarsa, yazar; bu söz de kötülüğün kaynağını insana verir, Allah'a değil; Allah sadece insan isteyince kötülüğü “yaratır”; Ebû Hanife’nin ünlü “kesb teorisi” burada imdada yetişir; kul ister/kesb eder, Allah yaratır; yaratma Allah'tan “bi parça” değil, Allah'ın Zât’ından değildir. Allah'ta Mutlak/Küllî irade var; O, bizâtihî isterse kötü bişey de yaratabilir ama bu (kötü/kötülük) O’nun “Allahlığına/İlâhlığına”! uygun düşmez!.

Bu yazı benim yazım ama ben değil; ben de iyi yazı-kötü yazı yazabilirim, irademi iyiye ya da kötüye yöneltebilirim; benim için ikisi de (iki hâl de) mümkünse Allah için hayde hayde mümkün ama Allah kesinlikle kötüyü tercih etmez/etmiyor; bırakın Kendi’sinin kötüyü tercih etmesini kulunun da kötüyü tercih etmesini istemiyor; kulu için istemediği bişeyi Kendi yapar mı Allah?!!...

....

Zerdüştlük vb. dinler kâinatın tümünde bir iyilik bir de kötülük tanrısının olduğunu kabul eder; İslâm ise böyle bir yaklaşımdan uzaktır; kötülüğü, sadece dünyaya özgüler ve insana (ve şeytana) izâfe eder, bunu da “imtihanın” ve insandaki tövbenin samimî olup-olmadığını görmenin ve iradenin bir gereği olarak yapar, irade, seçimi gerektirir; seçim, iyiler arasında olduğu gibi iyi ile kötü arasında da olur. İslâm’ın Tanrı'sı (=Allah) hep iyiyi ister, insanların kötüyü tercih etmelerini istemez; “eğer insanlar şirk koşarlarsa bundan râzı olmaz; şükrederse memnun olur.” der Zümer 7. âyet; O,  kötü Bir'i değil iyi Bir’idir; Uluhiyyetinde ortak kabul etmez, bu ortak kötü biri de olsa.

Kötü/kötülük, sadece burada insanın “seçilmesi” için var ve “kontrol” altında!. Hiç bişey Allah'ın kontrolünden çıkmaz!. “vesia kürsiyyühüssemâvâti vel ard...”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET