DUÂ ÂDÂBI
Duâ, Rabbe yalvarma, yakarış, niyaz. Yalvarma, yakarış, niyaz, küçüğün, âcizin büyükten istirhâmı, isteğidir; âdab = edeb gerektirir. Bu edeb, duânın üslûbuna yansır; buyurgan üslup, duâ ile uyuşmaz. Duâda belli bir standart olmamalı; olacaksa, Kur'ân’daki duâlar örnek alınmalı. Kur'ân’da Rabbenâ diye başlayan, Elçilerin ve salih kulların dilinden dökülen bir çok duâ var. “Rabbenâ âtinâ... Rabbenâ’ğfirlî... Rabbi’calnî mukîme’s salâtî... Rabbi’şrahlî sadrî... Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ... Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ... Rabbi edhılnî müdhale sıdqın ve ahricnî muhrece sıdgın... Rabbenâ lâ tüâhiznâ in nesînâ ev ... Rabbenâ innenâ semi’nâ münâdiyen yünâdî lil îmani... Rabbenâ âtinâ min ledünKe rahmeh, ve heyyi’ lenâ min emrinâ reşedâ.” Ya bunun gibi duâlar anlam ve bağlamları ile bilinmeli/ezberlenmeli; bilinemiyorsa, köylü Mehmet amcanın şu duâsı gibi içten ve samimî duâlar yapılabilmeli. ‘Ekmeğimi, suyumu veren, yediren-içiren, Sağlık ve sıhhat bahşeden, Haya