YERLİ ve MİLLÎ
Dün batılı idik, hâlâ da öyleyiz. Taâ Orta Asya’dan beri göçmeniz. Göçtüğümüz yerlerin “kültürüne” çook çabuk adapte oluyoruz. Neredeyse dünyanın her yerinde vatandaşlarımız var; onlar, oraların kültürüne çook kısa bir sürede çok kolay uyum sağlıyorlar. Vatanda olanların çoğu da küresel kültüre adapte; çook azı direniyor ama bu direnişleri her geçen gün kırılıyor. Kim yerli?. Kim millî?. Yerlilik ve millilik ne? Neye göre, değişmeyen bişey mi? Evrensel ahlâkî değerler dışında değişmeyen bişey var mı? Her millet, (bu) evrensel ahlâkî değerlere ya kendi rengini veriyor ya da onları beğenmeyerek terk ediyor ve yerine kendi değerlerini koyuyor; çoğu da evrensel-ahlâkî değerleri bilmiyor. Bizim yerli ve millî değerlerimiz neler? Bu değerler, evrensel ahlâkî değerlere uyuyor mu, uymuyor mu?!. Uyuyorsa dün ve bugün niye yüzümüz batıya dönük/tü?!. İslâmcılığımız bile yerli ve millî değil. Biz, dinimizi Arabistan (Mekke-Medine), islâmcılığımızı Mısır, Pakistan’dan (Afganî, Abduh, Mevdûdî, S. K