TÂLİH

Nasip. Kısmet. Baht. Şans.

Nasip, büyük pastadan bize düşen maddî ve manevî, iyi ve kötü pay. Kısmet, bu payın taksimi, bize düşen kısmı. Baht, bu taksimin kişide/ki bilinmeyen karşılığı. Şans, bu karşılığın gerçekleşmiş hâli. Bahtı bilemediğimiz için başımıza gelene razı oluruz; bahtı kaderle eşleştirir/eşitler, kör talih de deriz. Bahtı birilerinin açtığını-kapadığını da söyleriz (bahtım açıldı-kapandı deriz). Baht, Farsçadır; kısmet ve nasib, Arapça; şans, Fransızca ya da Latince (chance).

Nasip bilinse bile burada tam eşit ve âdil dağıtılamaz; ötede çoook hassas bir dağıtım yapılacak. Çünkü bu hayat, (iyi ya da kötü, az ya da çok olacak olan) ötedeki nasibi belirleyen bir hayattır; mutlak adâletin değil, mukayyed adâletin gerçekleştiği yerdir; mutlak adâletin yeri ötedir.

...

Yedi kişi eşit hisseli kurban kesiyor, kurban etini paylaşmak için yediye bölüyor, tarttığı hâlde ‘et kalitesi’ eşit olmayabilir diye de kura çekiyor/atıyor ve kurada çıkan ete razı oluyor. 

Kontrolümüzdeki, bilgi alanımıza giren işler için hâl böyle ise, kontrolümüz (bilgimiz) dışındaki işler için nasıldır?!.

...

Einstein, “Tanrı, zar atmaz.” demişti. O bu sözü, atomdaki ve kainattaki düzeni görünce söylemişti; atomda ve kainatta “rastgele, tesadüfî bir paylaşım” olsaydı, atomlardaki, bizdeki ve kainattaki düzen bozulurdu anlamında.

Bizler, atomlarda, bizde, toplumda ve kainatta “kısmî bir bozukluk” görüyorsak; bu bozukluğun bizden, bize verilen yetkinin yanlış kullanılmasından kaynaklandığını bilelim.

Rabbimiz maddî ve manevî tüm rızıkları “toptan” gönderir; bizlerden kimimiz, hakkı olmayanları (başkalarının hakkını) da alır, O’na güvenmez-yığar/biriktirir; kimimiz de bunu haksız bir taksim olarak görür ve suçu kör talihe (aslında Allah’a) yıkar!.

Bu insan ne kadar da yüzsüz!. Rabbini bile suçlu görür ve bunu da akıllılık zanneder. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET