BÜYÜK YANILGI

Hayatın yanılgısına büyük yanılgı diyorum. Yanılgıyı biliyorsunuz; yanılmaktan isim. Yanılmak, ya düşüncesiz bir iş yapmaktan ya da hata yapmaktan olur/oluşur. İlkine dalâlet; ikincisine hata diyoruz. Hata fark edilir, fark edilince bir daha yapılmaz ama dalâlet çoook derin ve çook büyük bir yanılgıdır, kolay kolay fark edilmez, üstelik kişi dalâlette olduğu hâlde kendini doğru (yolda) sanar/zanneder. Bunu (bu durumu), ne zaman fark eder? Büyük bir şok yaşayınca.

İnsan için en büyük şok da ölüm.

Dinen bu derin ve büyük yanılgı nedir? önce ona bakalım. Şirktir. Şirk, Allah’a inanmama değil, ortaklar koşmadır. Adı değişik de olsa herkes bir Tanrı’ya inanır, herkesin bir Tanrı’sı vardır ve o Tanrı’yı tüm tanrıların kralı olarak görür; bu, Yunan panteonunda Zeus’du. Babil’de Iştar, Uzakdoğuda Ahura-Mazda, vs. Şirkte, inanılan tek Tanrı’nın yetki alanı (yetkileri) daraltılır, sözgelimi hükmü/hakimiyeti sadece gökte kabul edilir, yere (dünyaya/dünya hayatına) karıştırılmaz; oralara başka tanrılar görevlendirilir ya da başka tanrılar ihdas edilir. Bakın Yasin, 77 ne diyor : “Onlar, kendilerine yardım etsinler diye Allah’tan başka ilâhlar edindiler.” ‘Allah’tan başka = min dûnillah’ terimi Allah’ı yok saymaz; Allah’ın altında Allah’tan daha düşük tanrılar edinmek demektir; dûn : alt, alçak, düşük, az, âdî, kötü anlamındadır. Bunu niçin yapıyorlarmış?!. O tanrılar kendilerine yardım (nasr/şefaat) etsinler diye. Onlar hem Allah’tan daha düşük, âdî, alçak olacaklar!, hem de Allah’ın yap(a)madığı yardımı onlara yapacaklar!. Bu, büyük ve derin yanılgı (aptallık, dalâlet, aymazlık) değil de nedir?!.

Pekiî Allah, yardım dâhil her işi Kendi’si mi yapar? Hayır.  O En Büyük, Tek Büyük Kral’dır = El-Melik’tir; emir verir yaptırır. O’nun emrinde çook güçlü sayısız asker (melekler, kullar, ordular) vardır. Biz çoğu zaman o yardımı kimin yaptığını görmeyiz, bazen de bir kula rastlarız. Eğer o kul, bunu ‘ben yaptım, ben verdim, bana teşekkür (şükür) et.’ derse, o kulda kulluk/vazife şuuru çook ilkel kalmıştır; o kul da ‘Allah’tan başka = min dûnillah’ nefisini = enâniyetini = kendini ilâh edinmiştir. Kimi/leri de bana/bize yardım etsin diye başka nefisleri (tağutları, putları, firavunları, nemrutları vb.) ilâh edinir. Put/lar, bu ilâhların heykelleridir; onların önünde (rukûya) eğililir, onlara ibâdet edilir, huzurda duâlar edilir, onlara saygılar sunulur... onların isteklerimize (duâlarımıza) gücü yetmezse, “özel/kutsal mekânlarda, özel/mübarek gün ve gecelerde samimî/ihlâslı bir şekilde, çoğu zaman da yüksek sesle/huşû ile”! bu sefer Allah’a duâlar edilir. Kitâb’tan/Dinden benim anladığım ve hayattan gözlemlediğim kadarıyla şirk budur. Şirk, şereke’den (şirketten) ortaklık, ortak alma/olma, birini bişeye ortak yapma demektir. Hükm’e, Mülk’e, Emr’e, Yaratma’ya, Hamd’e ‘Allah dışında, Allah’tan başka = min dûnillah’ birini ya da birilerini ortak yaparsanız, bu şirktir. “LeHu-l Mülk. LeHu-l Hukm. LeHu-l Emr. LeHu-l Halq. LeHu-l Hamd. LeHû mâ fis’s semâvâti vemâ fil arz/ard. Ve Huve alâ külli şey’in Kadîr.” Bu ifâdeleri “içi boş sözler”! olarak tekrarlamak zikir değil, onların ne anlama geldiğini bilerek yaşamaktır zikir.

Bu büyük yanılgıyı burada fark eden/ler, iman eder; edemeyen/ler, ölünce bakın ne der?!.

“Mücrimleri, Rablerinin huzurunda başlarını öne eğmiş (boyunlarını bükmüş) olarak, Rabbimiz! gördük ve işittik, bizi tekrar dünyaya geri göndersen de salihât yapsak!. Biz, artık kesin bir şekilde inandık derlerkenki hâllerini bir görsen!.”

وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِندَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ

(32/Secde, 12.)

“Onlar, orada yardım için bağırıp çağırırlar. Rabbimiz! bizi çıkar, daha önce yaptığımızdan başka, düzgün ameller/işler yapalım. ‘Size dünyada öğüt dinleyecek kimsenin, öğüt dinlemesine yetecek kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı gelmedi mi? O halde tadın (azabı)!.’ Artık zalimler için bir yardımcı yoktur.”

وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُم مَّا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَن تَذَكَّرَ وَجَاءكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ

(35/Fatır, 37.)

Büyük yanılgının, büyük ve acı sonuçları olur, olacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET