ÜLÜ-L AZM
Azm/azim sahipleri demek; bilinen dört meşhur “ülü-l” var. Ülü-l Elbâb, Ülü-l Ebsâr, Ülü-l Emr ve Ülü-l Azm. Ülü-l Elbâb : Akıl sahipleri. Ülü-l Ebsâr : Basîret sahipleri. Ülü-l Emr : Emr sahipleri. Ülü-l Azm : Karşılaştıkları bütün zorluklara azim ve kararlılıkla dayanan Peygamberler : Nuh, İbrâhim, Mûsâ, İsâ ve Muhammed (aleyhimüsselâm).
Ülü-l Elbâb ve Ülü-l Ebsâr olunmadan Ülü-l Emr olunursa, zulüm ortaya çıkar.
Ülü-l Emr olan bazıları Ülü-l Azm olamaz, zorluklara katlanamaz.
Ülü-l Azm olanlar, zaten hem Ülü-l Elbâb hem Ülü-l Ebsâr hem de Ülü-l Emr olur.
Bu yazı, Ülü-l Azm Peygamberlerin hayatlarından kısa kesitler (fragmanlar) sunacak.
İlki Nûh (a s.)’dan.
900-950 yıl kavmine Hakk’ı/hakikati anlatmak için uğraş-çabala, (neredeyse) sana kimse inanmasın ve üstelik seninle dalga geçsin. 71. Sûre, Nûh Sûresi, Nûh (a.s.)’in mücadelesini özetler. 5 ilâ 9. âyetler: “Ya Rabbi! Ben halkıma gece-gündüz çağrıda bulundum. Fakat Benim çağrım onların kaçışlarını artırdı. Parmaklarını kulaklarına tıkadılar (Beni duymak istemediler), saklandılar (elbiselerine büründüler), kaçtılar, ısrarla büyüklük tasladılar (büyüklendiler). Onları açık açık (cihâran) da çağırdım; onlarla tek tek de toplu olarak da görüştüm.”
10. âyetten 21. âyete kadar özetliyorum, kısaca “Seni anlattım”!.
21. âyet, “Bana âsi oldular; malı ve evlâdı, kendini azdırmaktan başka biişe yaramayan birine (tağuta) uydular. Bana büyük tuzaklar kurdular. Sakın! ilahlarınızı bırakmayın; sakın! Vedd'i, Suva'yı, Yeğus'u, Yeuk'u ve Nesr’i bırakmayın, dediler. Pek çoğunu saptırdılar. Sen de bu zalimlerin şaşkınlıklarından başka bir şeylerini artırma!.”
24 ilâ 27. âyetler “bedduâ” niteliğinde. Son 28. âyet de şöyle :
“Rabbim! Beni, annemi, babamı ve mü'min olarak evime girenleri ve mü'min erkekleri ve mü'min kadınları bağışla. Zalimlerin yalnızca tükenişlerini arttır.”
Nuh’a “gemi yap”! dendi; O gemiyi yaparken de, ‘deniz olmayan yerde bir gemi ha!’ dediler, geldiler-gittiler O’nunla dalga geçtiler... (Bknz. 11/Hûd, 36-44.)
Bu kadar sürenin sonunda gemiye binen bir avuç insandı.
Sekiz çift de hayvan.
Oğlu bile binememişti o gemiye...
Herkes “Nuh’un Gemisine” binemez.
Bi adama 900-1000 yıl, ‘bin şu gemiye’ de kurtul dense de.
O adam, aklınca ‘dağın başında ne gemisi’! der, olacaklara aklı yetmez!.
...
900-1000 yıl Hakk’ı/hakikati “tebliğ” edebilirsiniz ama (oğlunuz konusunda olduğu gibi) yine de yanılabilir ve “bir uyarı” alabilirsiniz.
“O Senin ehlinden değil (oğlun değil). O doğru olmayan bir iş yaptı. Benden hakkında bilgin olmayan şeyi isteyerek cahillerden olma (Ey Nûh)!.” (11/Hûd, 46.)
“Rabbim! Bilmediğim bir şeyi Sen’den istemekten Sana sığınırım. Eğer Beni bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan olurum.” (11/Hûd, 47.)
Yorumlar
Yorum Gönder