KOZMİK HİKÂYE!

İlâhî Kader de diyebiliriz. Bu, “kişisel kaderden” çok farklıdır. İlâhî Kader, oluş/yaratılış ile kıyamet arasındaki “total hayatı” kapsar. Kişisel kader, bu hayattaki rollerdir; insanî kader (insanın dünya ve âhiret hayatı) söz konusu olunca rollerini insanın kendisi seçer; insan dışındaki varlıkların ise seçim hakkı yoktur. (eşya, bitki ve hayvanda hiç irade yok; melekler ve şeytanlarda da iradelerinden geri dönüş yok; melek de şeytan da artık insanda  gizlenmiştir; onlar iyilik ve kötülük olarak onda/insanda açığa çıkarlar.); tüm varlığa “kerhen ve tav’an = isteyerek ya da zorla” teslim olun denmiş; kendilerine verilen göreve/role razı olmuşlardır. (Bknz. Al-i İmran, 83. Rad, 15. Fussilet, 11.) Fussilet, 11, tüm varlığın isteyerek bu görevi/rolü kabul ettiğini söyler. Bu büyük kozmik senaryoda/hikâyede herkes ‘rolünü oynarken’, kimse “hikâyenin” nasıl bir sonla biteceğini bilemez. Ancak onu o büyük kozmik senaryoyu/hikâyeyi “Yazan” bilir ve der ki : “Şu roller sizi şöyle bir sonuca, şu roller de şöyle bir sonuca götürür.”, seçim sizin. Bu “hikâyede” her ân “rol seçebilen” sadece insandır; seçtiği role göre de “hikâyedeki” yerini alır; rolünü iyi “oynayıp-oynamadığına” göre de mükâfat ve cezaya uğrar/uğrayacaktır.

Müslümanlığı seçmek, Müslümanca işler yapmaktır. Rol seçip de o rolün gereğini yapmamak, “kozmik hikâyeyi/senaryoyu/işi ciddîye almamaktır.” Bu “hikâyede” şeytan bile işini/rolünü ciddîye alıyor. Haa, “Müslümanlık rolünü”! seçen, şeytanı ciddiye almaz; şeytanlık rolünü seçen, Müslümanlığı ciddîye almaz. Burada Müslümanlık, iyilikle; şeytanlık, kötülükle özdeştir. Müslümanlığı (doğru adam rolünü) seçtim diyen Müslümanca, doğru işler; şeytanlığı (kötü adam rolünü) seçtim diyen şeytanca, yanlış işler yapar.

İnsan, inkâr etmediği sürece kimi zaman Müslümanca kimi zaman da şeytanca işler yapar/yapabilir ama inkâr ederse yaptığı işler tamamen şeytanca olur; o kendisini iyi işler yaptığını zannetse de. İnkâr niyeti (amacı) bozar; niyet düzgün olmadan yapılan tüm işler de kötüye (bâtıla) döner.

“Andolsun ki, Sana ve Senden öncekilere şöyle vahyolundu : ‘Eğer Allah’a şirk koşarsan şunu iyi bil ki! bütün yaptıkların boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun.”

وَلَقَدْ أُوحِيَ إِلَيْكَ وَإِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ أَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

(39/Zümer, 65.)

Burada yaşayarak oynadığımız! “kozmik hikayedeki rolümüzün”, ötede (aslında ölünce, bize verilen hayat kitabı/ecel/ömür bitince) karşılığını alacağız; “doğru mu yanlış mı rol seçtiğimizi de, rolümüzü doğru oynayıp-oynamadığımızı” da göreceğiz.

Hiç kimse ölmeden “bu hikâyenin” sonunu göremez, öğrenemez.

‘İlk nefes’ gibi ‘son nefes’ de çook önemli!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET