İNKÂR BİÇİMLERİ

İnkâr Biçimleri 

Görmemezlikten gelme

Sessiz kalma, sözlü bir tepki vermeme

Uzak durma (uzaklaşma ve uzaklaştırma, kovma/sürme/sürgün etme)

Yerme, sövme, lânetleme

Öldürme...

İnkâr = Tanımama, muhatap almama, kabul ve tasdik etmeme.

Kişi/ler kişileri, devlet/ler devletleri, kültürler kültürleri, dinler dinleri inkâr edebilirler. Kişiler, kültürler ve devletler de Tanrı’yı (ve tanrıları) inkâr edebilirler; tâ ki inkâr edilemeyecek bir Tanrı’yı bulana, O Tanrı’ya ulaşana kadar.

İnkârın zıddı ikrardır; ikrar, biyerde/bişeyde karar kılma; birini/bişeyi tasdik etme, kabul etme, itiraf etmedir. 

Biz ikrarı da inkârı da sadece dille yapılan bişey (iman = dil ile ikrar, ...) olarak biliriz, oysa ikrarın da inkârın da dil dâhil her organa bakan yüzü/yönü/vechesi vardır.

Aslında organlar birbirinden bağımsız değildir. Dil ya da el, beyinden ya da kalpten ayrı çalışmaz. Siz, ‘eli işte gözü oynaşta olan’ adama ne diyorsunuz?!. Bu deyimi ciddiyetsiz, hassasiyetsiz ve samimiyetsiz adam/lar için kullanmıyor muyuz?!.

İman, Hakk’a, hakikate (iyiye, doğruya, güzele) yoğunlaşmadır. Yoğunlaşma, tüm organların (tüm benliğin/kişiliğin) tam konsantrasyonudur. Aslında neye tam ve samimî bir şekilde yoğunlaşırsanız yoğunlaşın, o şey sizi Hakk’a, hakikate götürür; çünkü o şeyde (her şeyde) Hakk’ın bir izi, bir işareti, bir âyeti vardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET