3E = EBTER, EBKER ve EKBER

Ebter, BTR (بتر)’dan kesme, kesilme; Ebker, BKR (بكر)’dan çabuk/erken davranmak; Ekber, KBR (كبر)’dan büyük olmak, büyü(klen)mek.

Ebker, BKR (بكر) kelimesinin türevleri : Bekâr/bekâret, Bikr, İbkâr, Ebkâr, Bükra. Bikr, körpe; İbkâr, sabah vakti; Ebkâr, bâkireler; Bükra, yarın erkenden.

Ekber, KBR (كبر) kelimesinin türevleri : Kibir, Kebîr, Kübrâ, Tekebbür, Mütekebbir, İstikbâr, Kibriyâ.

Ebteri ve Ebkeri az-çok biliyoruz da Ekber’i biliyoruz mu? Tabiî ki biliyoruz, günde kırk kere duyuyor ve söylüyoruz, “en büyük” demek. Bu “büyüklüğü” nasıl anlamalıyız? Fiziksel, geometrik bir büyüklük mü, yoksa başka türlü bir büyüklük mü, ikisi de mi? Bildiğimizi sandığımız şeyi bilmiyoruz. Bilen varsa, beri gelsin!.

Şunu biliyoruz. “Allah-u Ekber” dediğimizde, Allah’tan daha büyük hiç bişeyin olmadığını biliyoruz ama bunu yaparken karşılaştırdığımız şeyleri Allah’ın karşısına koyarak yapmıyoruz; daha doğrusu o şeylerin karşısına “Allah’ı” koyamıyoruz.

Bu ne demek olur? İhâta ettiğimiz, sahip olduğumuz her şeyi küçük görmüş oluruz; görmez de gözümüzde büyütürsek, “Allah-u Ekber’i, Allah’ın En Büyüklüğünü” unutmuş; O’ndan çook daha küçük şeyleri “çook büyük, en büyük görmüş” oluruz ve “Allah-u Ekber” dememiz boşa düşer.

Cahilce dilimize doladığımız ‘en büyük asker, bizim asker; en büyük Fener, Beşiktaş, Galatasay’ gibi sözler, “Allah-u Ekber’i” içselleştiremediğimizi göstermez mi?!

Allah dışında (min dûnillah) bişeyi/birini Allah’tan ya da Allah kadar “büyük görmek”, ve on/lar/a “en büyük” demek, görmek ve bilmek, onun için, onlar için yaşamak ve onlara “tapmak” ya da onlar için büyüklenmek değil midir?

Kibir, Tekebbür, “En Büyük varken, O’nun karşısında büyüklenmek, büyüklük taslamak” değil midir?!.

O Büyük’ün yanına başka büyükler! koymak, O’na “kafa tutmak” değil midir?

“Lâ ilâhe illâ Allah” ile “Allah-u Ekber”, bizi iki koldan adam eden çook büyük zikirlerdir. 

“Ve le Zikr-ullah’i Ekber.”

“Kitâb’tan sana vahyolunanı oku. Salâtı ikâme et. Salât, fahşâdan ve münkerden alıkoyar. Kesinlikle Allah’ın Zikri (Kur'ân ya da Allah’ı Zikir = Allah'ın Büyüklüğünü hatırlama) daha büyüktür (ekberdir). Allah, yaptığınız şeyleri bilir.”

اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

(29/Ankebut, 45.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET