İSLÂM'LA BAĞIMIZ

İslâm, otantik, teorik ve orijinal yapısı ile değişmez; pratik, yaşanan ve güncellenen yapısı ile değişken bir dindir. Herkes, her toplum, ondaki otantik, teorik ve orijinal özellikleri, kendi yapısına “entegre” eder, islâmîleştirir. Bu ikinci islâm’ı küçük “i” ile yazıyorum. Heiddegger’in Varlığı iki şekilde yazdığı gibi. Büyük “V” ile yazılan Varlık, Heiddegger’de “neredeyse” Tanrı’ya karşılık gelir; küçük “v” ile yazılan varlık, var olan her şeydir. Aynen bunun gibi, büyük “İ” ile yazılan İslâm, otantik, teorik ve orijinal İslâm; küçük “i” ile yazılan islâm, “kültürel islâm”, ‘islâmlaşmış islâm, bizim islâmlaştırdığımız islâm’dır. Bizler, “kültürel islâm’ı, ‘islâmlaşmış islâm’ı” esas İslâm sanarak, birbirimizi İslâm dışına atıyor, birbirimizin yaşadığı islâm’ı “bu nasıl İslâm?” diye eleştiriyoruz.

Bizim İslâm’la bağımız, içinde bulunduğumuz şartlarla şekillenir. Bu, her dönem ve çağda böyle olmuştur. Efendimizin yaşadığı İslâm da öyleydi. Önemli olan, yaşanan islâm’ın, otantik, teorik ve orijinal İslâm’ın tevhidî ve ahlakî/ilkesel yapısına uygunluğudur. Herkes, her toplum (millet ve devlet) kendi içinde bulunduğu şartlara ve imkânlara göre kendi yaşayışını islâmîleştirir; kimse kimseye bir “İslâm anlayışı ve yaşayışı” dayatamaz; bilelim ki kimse, etkilendiği kültürden bağımsız “orijinal bir islâm yorumu” ortaya koyamaz. Otantik, teorik ve orijinal İslâm, Kitâb’ta/Kur'ân’da “bir temel yasa = anayasa” olarak durur-değişmez ama O’nu yorumlamada ve uygulamada yöresel/yerel, kültürel farklılıklar olur/olabilir. Bu dediğim, İslâm’ın “hukuk normları = şeriatı”, toplumu düzenleyici kuralları için geçerlidir, iman esasları (akîde) için değil. İman esasları (akîde), tüm Müslümanları bir arada tutan mayadır. İman esasları (akîde) dışında hukuk normlarını = şeriatı da aynı kılmak, tüm Müslümanları “tek-tipleştirmeye” sebep olur ki bu, iklim, coğrafya, gelir, kültür (anlayış, töre, örf, âdet) farklılıklarını yok sayma, oluşan “zenginliği” tahrip etme, hoşgörüsüzlük, fanatizm ve radikalizm demektir. Tüm fundamantalist (köktendinci) hareketler (İŞİD, Taliban, Selefîlik vb.) buralardan beslenir. Bunlar İslâm’ı çağa/bugüne taşıyamayan, çook gerilerden gelen ve anakronizme düşen yaklaşımlardır.

Otantik, teorik ve orijinal İslâm’ın her çağa, herkese söyleyecek sözü vardır, bu “dinamik ve canlı söz” O’nu kıyamete kadar taşıyacaktır. Bu söz, Mushaf’ta “donuk/sönük, cansız gibi”! dursa da, O Mushaf’ı çağın ruhuna okunan Kitâb = Kur'ân yapan, O’na her dönem samimî, ihlaslı ve taqvâlı yaklaşan Müslümanlar her zaman olacaktır inş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET