İNTERAKTİVİTE

Sözcük İngilizce; Türkçe’ye etkileşim/cilik diye çevriliyor. Etki, tek taraflı da olur, karşılıklı da. Tek taraflı olursa, etkileyen güçlü, etkilenen zayıftır ama her etkileşimde illâ ki etkileme olmak zorunda değildir; bir etki söz konusu ise, bu  etki tek taraflı görünse de etkileyen, etkisini muhatabın durumuna, seviyesine göre belirler, havaya konuşmaz.

Kur'ân da konuşmaya başladığında, dün de havaya/boşluğa konuşmadı bugün de konuşmuyor!. Ona (Kur'ân’a) dikkatli bakıldığında (O dikkatli okunduğunda), bu interaktiviteyi fark edersiniz.

Kur'ân, muhatap aldığı kişilerin ve kitlenin durumunu dikkate alır ve ona göre konuşur. Bu, tüm âyetlere sinmiş/sirâyet etmiştir. Ben, çook bilinen ve çok okunan Mushaf’ın son on sûresine dikkat çekeceğim.

“Elemtera!.” Gördün mü?!. Kime gördün mü diyor? O günkü (bugünkü) muhataplarına. Neyi? Fil ashabını. Ben görmedim, siz gördünüz mü?!....

“Liîlâfi Kureyşin îlâfihi rıhlete'ş şitâi ve’s sayf.”... Ey Kureyş! senin kış-yaz yaptığın ticaret, işte bu Beyt’in Rabbi (Kâbe) sayesindedir... (Bundan bana ne?!! Ben Kureyş miyim?!. Benim ticaretim neyin sayesinde? Bunu bilmezsem bu sûre bana ne söyler?)

“Eraeytellezi yükezzibu bid-dîn.”... Dini yalanlayan adamı gördün mü? Bak! işte orda. Şu şu özellikleri var, sizin aranızda yaşıyor... Bizde bugün bunun karşılığı kim?!.

“Ey Muhammed! Habibim!. Biz Sana Kevser’i verdik. Sen onların dediklerine üzülme!.”... “İnnâ ætaynâke el-Kevser.”...

“De ki : Ey kâfirler... “Qul : Ya Eyyühel Kâfirûn.”... Kâfirler muhatap alınmasa, onlara “de/söyle” denilebilir mi? Bugün bizim muhatabımız hangi kâfirler?!. Bu sûreyi bugün biz kime okuyoruz?! Kendi içimizdeki kâfirlere mi?!. Bu Kitâb sadece bize mi hitap ediyor?!. Bizim mücadele edeceğimiz bikâfir olmayacak mı ya da bizim kâfirlere diyeceğimiz bişey olmayacak mı?!.

“İzâ câe nasrullahi vel feth.”... Allah’ın yardımı ve fethi geldiği zaman. Ne yardımı, ne fethi?!. Nereyi fethediyoruz?!. Yardımı hadi anladık!. Fetih ne?...

“Tebbet yedâ Ebî Leheb.” Ebû Leheb’in iki eli kurusun!. Bizim Ebû Leheb’imiz yoksa (bize, bu din uğrunda bir eziyet eden yoksa, din uğruna bir eziyet çekmiyorsak) bize ne bundan?!...

“Qul : Huve Allah-u Ehad.”... Kim, bize bizim İlâh’mız (Allah’mız) hakkında bir soru soruyor, sen nasıl bir Allah’a inanıyorsun (da böyle ahlâklı olabiliyorsun) diyor?...

“Qul : Eûzu biRabb’il Felaq ve Nâs.”... De ki : Kime, ne diyeceğim?!. Kimin şerrinden Felaqın Rabbine, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınacağım?!. Beni rahatsız eden mi var?!. Hannâsı, vesvâsı biliyor muyum?!.

Kopya vereyim : Çağın hannâsı, vesvâsı medya. 

Tüm âyetler böyle interaktif okunmazsa, Kitâb/Kur'ân okunmuş olmaz. Bu Kur'ân, hayalî bir dünyaya inmedi, Onu yaşadığımız hayatın içine taşımalı ve Onun rehberliğine göre yaşamalıyız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET