UMUT

Umut, olumlu bir şeyin gerçekleşeceğine dair olumlu duygu; zıttı, karamsarlık, kaygı. Modern çağ, ‘kaygı çağı’ olarak niteleniyor; kaygılarımız (korkularımız) artıyor, psikiyatri mesleği gözde meslek hâline geliyor.

Umudu tüketen şey, belirsizlik ve güvensizliktir. İnsanoğlu belirsizliğin önüne geçemez; belirsizlik, “bilememe hâlidir”; insan, birini/bişeyi bilse, öbürünü bilemez; bildiği şeyin daha derinine inse ya da o şeyi daha fazla şeyle ilişkilendirse, yeni belirsizliklerle karşılaşır.

Umutsuzluğu aşmak için, Bilen Bir’ine güvenmek = inanmak şarttır; inanç olmadan umut olmaz.

Seküler (inanca mesafeli) dünyada modern insan, Bilen bir Tanrı’ya bağlanamadığı (güvenmediği) için umutsuzluk yaşıyor, bundan doğan kaygılar, stresler ve intiharlar artıyor.

Aslında insan kendini mahvediyor!.

Güven nedir ki, umudu canlı tutar?!.

Güven, başa gelen ya da gelmesi olası/muhtemel bir tehlike anında, B/birinin ya da bişeyin kişiyi kurtaracağına dair yine o kişinin içinde oluşan/beslenen duygudur. Bu tanım, güveni (dolayısıyla da umudu) hem içsel hem de dışsal yapar. Umut, içerde yeşertilir ama dışardan desteklenir, beklenir. Kişinin içinde o umudu yeşertecek olan, dışarda olan “bişeydir.”!. Umut (güven), tamamen içerde olsaydı, kişi hiçbir şeyden korkmazdı, hiçbir şeye de kaygılanmazdı.

İman, güvendir.

İman, umuttur.

İman, sadece içerde olan bişey olsaydı, kişi dışarda olan B/birine inanmaz, güvenmez ve O/ona umut bağlamazdı.

Hümanizma (kişisel gelişim, insan merkezli yaklaşımlar), her şeyi insanın içinde aradığı için, insana umut aşılayamıyor/lar, intiharlar artıyor.

Aslında insanoğlu öyle çaresiz ki, Rabbini arıyor!. Ona Rabbinden başka hiç kimse ve hiçbir şey çare olamıyor.

İnsan Rabbini bulursa, dışarda kıyamet de kopsa korkmaz, kaygılanmaz!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET