BİLİNÇ

Bilinç, iradenin bilgi ile (= iradî) karar (= tepki) vermesidir. Bilinç olmadan da biliriz ama bilinçli tepki vermeyiz (= davranmayız). Acıkınca yeme, susayınca içme, uyku gelince uyuma, vb., refleksif (= güdüsel) tepkilerdir. Aç ve susuz kalmayı (= oruç tutmayı) seçme, uykuyu “bir iş” için erteleme ise, bilinçli tepkilerdir. Bilinç, hayvânî güdülerin bizi yönetmesine izin vermeme, toprağa bağlı kalmayı reddetmedir. Madenler (= taşlar) tamamen toprağa gömülü varlıklar; bitkiler, kökleri ile; hayvanlar, dört elleriyle (= ayaklarıyla); insanlar da iki elleriyle (= ayaklarıyla) toprağa bağlı varlıklardır.

Bilinç, bilgimizin sistematize edilmesi, önem sırasına dizilmesi, ehemmin-mühimmin bilinmesidir. Hayatımızda en mühim (= ehem) olan “şey” neyse, bilinç düzeyimiz de ona göre şekillenir.

“Lâ ilâhe illâ Allah”, bilincin en üst/zirve, bilinçten imana geçilen noktasıdır; iman, bilincin de huzurudur. 

Ölmeden önce (= bu dünyayken) şeylerle “bağını” koparamayanlar (= şeylere/taşa-toprağa bağlı/bağımlı kalanlar), Allah-u A'lem ölünce, yücelerle (= cennetlerle = cennâtin) tanışamayacaklardır. Burada, şeylerle bağlantımızın/ilişkimizin gücüne göre, ötede ya batacağız ya da çıkacağız. Yerin altı lav = cehennem. Yere bağlı kalmak = yerde olmak da sıkıntılı; hafiflemek kaçınılmazdır!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET