HER YER, HER ZAMAN

Her yer, her zaman, ya da her mekân, her zaman; mekânın ve zamanın olmadığı mekân ve zaman; zamansızlık ve mekânsızlık.

İnsanın böyle “bişeyi” tahayyül etmesi dahî mümkün değildir.

Arapça’da (peltek) Se ve (şeddeli) Mim (ثم), bu durumu ifâde eder. Se’nin harekesi ötre olursa sümme, üstün olursa semme şeklinde okunur; Kur'ân'da sümme biçok yerde, semme (bilebildiğim kadarıyla) iki yerde geçer. (Bakara, 115 ve İnsan, 20.)

Sümme, zamansal sonra; semme, mekânsal her yer demektir. Peltek se, dili üst damağa değdirerek çook hafif bir şekilde nefes vermekle; mim, iki dudağı kapayıp-açmak ama hemen kapamakla çıkarılan bir sestir; se, sesi/nefesi salar; me/mim, tutar ve yutar.

Bu, (aynı zamanda), zamanda ve mekânda ‘oluş ve bozuluş’tur.

Daha fazla bişey söyleyemem.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET