BİLİNÇ

Bilinç, bilmenin içselleştirilmesi ama aynılaştırılmamasıdır. Bilme, (bilen ve) bilinen olmazsa olmaz; ama bilen ile bilinen aynı olursa, ya bilen bildiğine ya da bilinen bilene dönüşür; sûfî bilgi, neticede bu tür bir ittihada (vahdete/Vahdet-i Vucud’a) varır. Bilgiye böyle bakılırsa, ortada bilen-bilinen, Yaratan-yaratılan kalmaz ve Allah’ın yaratması, Kitâb’lar ve Elçiler göndermesi “abes”! hâle gelir.

Böyle bişey (abeslik) söz konusu değil ise, bilgi, bilinenden ayrı ama bilenin zihnindeki bişeye dönüşür; işte biz buna, bilinç (ya da şuur) diyoruz. 

Bilinç, insandaki nihaî amaç değil, ara duraktır; son durak, bilinen şeylerin Rabbine kulluktur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET