RİSK

Risk, bir tehlike ve zararla karşılaşma olasılığı demek. Risk almamak için ihtiyatlı davranmak gerek. Nasıl ihtiyatlı olunur? Tüm olasılıkları hesaba katarak. Pekiî, tüm olasılıklar bilinebilir mi? Hayır. Öyle ise riskten kaçınılamaz mı?. Yine hayır. Ne yapmak lâzım? Bilgi ile yaşanan gerçekliğin, hayatın irtibatını kurarak hareket etmek lâzım.

Salt bilgi her zaman risk taşır ve zihinsel spekülasyonlara açıktır. Bilgi dediğimiz, modern bişey, ilimden farklı. İlim, ne yaptığını bilmekken, bilginin yapma ile irtibatı yok; (bugün) bilgi, bilgi merkezlerinde (think-tank kuruluşlarında, üniversitelerde, labaratuvarlarda) üretilen bişey.
Din, bu tür bir bilgiye sıcak bakmaz. Onun derdi ilimdir. İlmî bilgi, kişide ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini açığa çıkaran bir bilgidir, ona zihinsel spekülasyon yaptıran bişey değil. Bugün din adına dinî bilgi üretenler (de) daha çok dinî spekülasyon yapıyor, bildikleri şeyleri yapmıyorlar; o/mezhep bunu demiş/ti, bu/mezhep bunu demiş/ti; ben böyle değil şöyle olduğuna inanıyorum gibi hayata dokunmayan, yaşanan hayatta karşılığı olmayan şeyler söylüyorlar, 'üretiyorlar'.
Bu anlamdaki dinî bilgi, hicrî 150’lerden sonra üretilmeye başlandı. Sahabenin hayatında böyle bir bilgi yoktu. Onlar, ‘bilgiyi’ yaşamlarında karşılaştıkları sorunları, durumları daha iyiye/güzele nasıl taşıyabiliriz diye ‘kullanıyorlardı’. Biz ise bugün bilgiyi kullanmıyoruz, sadece zihinsel konfor için ediniyor ve üretiyoruz; bunun için ‘ilmî kurum ve disiplinler’ kurduk/kuruyoruz. Bilgiyi kullandığımız alanlar sadece teknoloji üreten alanlar (ağırlıklı olarak telekomünikasyon ve savaş alanları), oralar da hayatımızı belirliyor. Oysa bilgi hayatı değil, hayat bilgiyi/bilginin düzeyini belirlemeli, hayatı daha yaşanabilir ve kaliteli kılmalı.
Bugün dinî alanda üretilen bilgi (de) dindarlığımızı artırmıyor, aksine dindarlarımız arasında ayrılığa sebep oluyor. Namaz kılmayan ya da kılmaya gönlü olmayan birinin namaza dair bilgiyi öğrenmesi, onun ne işine yarayacak? Zekât vermeyen, vermeye gönlü olmayan birinin zekât oranını, sadakayı, infakı, îsârı bilmesi ne işine yarayacak? Ancak o bilgi ile bidiploma alır, doktora yapar, meslek sahibi olur, para kazanır.
Bugün, bilgi önemli bir güçtür ama aynı zamanda büyük bir risktir; bu risk, az-buz bir risk değil çok ciddî bir risktir. Bugün, bilginin hayatla/vahiy ile bağlantısı kopmuş ve bir metâya dönüş(türül)müştür; o bilgi ile kimyasal-biyolojik silahlar üretilmekte, ‘bilgi ilâhları’ tarafından üretilen bu bilgi, insanların hayatlarını yönlendirilmekte, hayatları da büyük oranda etkilemekte!.
Ulusal ve uluslararası/küresel bilgi merkezlerine bakın!, geleceğimizi planlıyorlar; bizi Rabbimizin istediği bir hayattan koparmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.
Vahy, indiği gün, yaşanan hayata ilahî bir müdahale idi ve o hayatı düzeltmeyi amaçladı. Bugün de aynı işlevi görecekse, vahyin/dinî bilginin hayatla irtibatı kurulmalı, hocaların/ilahiyatçıların elinde ‘tartışılan bir malzeme’ olmaktan çıkarılmalı, yaşanan hayata entegre edilmeli; daha doğrusu yaşanan hayat dinî bilgiye/ilme göre ıslah edilmelidir.
Hayattan kopuk bilgi sadece fantezi üretir; bilgiyi hayata bağlayarak riski azaltmalıyız; yoksa günbegün risk artıyor. Riski azaltmanın yolu, tüm olasılıkları bilmekten geçiyorsa bu, ilahî bilgi ile olacak ve o bilginin gösterdiği istikâmette amel etmekten/davranmaktan geçecek!.
Bu da, ne kadar gerekli ise o kadar bilmeyi, gereksiz bilgi biriktirmeyi engelleyecek; bildiklerimizi uygulamayı, uyguladıkça bilgide derinleşmemizi sağlayacak. ‘Bildiklerinizle amel ederseniz, bilmediklerinizi öğretirim.’ (Kutsî Hadis) hâli/durumu gerçekleşecek. Eskiler buna, gereksiz bilgiden kaçınmak ve ilmî açıdan ‘zarûrât-ı dîniyye/dinde bilinmesi zarurî olanları’ öğrenmek demişlerdi, biz bu kavramı da yanlış anladık.
Zarurî olmayan bilgi insana yüktür; bilgi/ilim, hayatın kalitesini artırmak için vardır, tabiî buradaki ‘kalite’, doğru, âdil, hakkaniyetli, fıtrata uygun bir yaşamı, Rabbe kulluğu ifâde eden bir kalitedir.
Bildiklerimizi hayata akrarak hayatla irtibatını kurarsak, hayat kalitemiz artar ve salt bilgiden doğan risk azalır; bilgi hayatı, hayat da bilgiyi besler hâle gelir, aksi halde salt, teorik, zihinsel bilgi bizi ya bilenlerin oyuncağına ya da bilgi hamalına dönüştürür; ya da ‘bilginleri’! (televizyon, kongre, sempozyum, seminer ve kitaplardan) izler/seyr ederiz ya da onlardan aldığımız yükü taşıyan, ‘bilgi yüklü eşşeklere = kemesel-il hımârlara’ döneriz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET