MUKÂBELE

Bu sözü duyunca ilk aklımıza gelen şey ne? Ramazan ayında okunan Kur'ân, değil mi?

Mukabele, kıbleleri eleştirme; yüz yüze gelme, karşılıklı olma, ‘aynı, bir ve orta’ noktada buluşma, karşılaştırma, karşılık verme anlamlarına gelmektedir.

Kur'ân mukabele edilirken kişi, okuyanlarla değil, okunanla (Kur'ân’la) karşılaşır. 20 sayfalık bir cüzü bir günde, Ramazan’da (bile) tek başımıza okumak bize zor geldiği için, bunu 3-5 kişiye paylaştırır ve onları karşılıklı oturturuz, bu oturtmaya da mukabele deriz; hâlbuki esas mukabele okuyanın okuduğu (Kur'ân) ile yüz yüze gelmesi ve karşılaşmasıdır; bu da, anlama ve karşılıklı anlaşma ile olur; mesele anlaşılmadı ise karşılıklı soru sorulur, izah istenir.

Kur'ân’a nasıl soru sorabiliriz?!. O, kişi mi ki?!.

O’nda konuşan ‘Kim’? ise, sorularımızı O’na sorarız!. O, sorularımızda samimî olup-olmadığımızı bilir.

Bizler, Kur'ân okurken, ya Mushaf’ı ya da okuyan/lar/ı muhatap aldığımızdan, O’na ne soru sorabiliyor ne de O’nu anlayabiliyoruz. (Anlayanlara sözüm yok.)

Öncelikle yapmamız gereken, O'nu muhatap almamız, O’na güvenmemiz ve Kitaplara imana, bir de bu açıdan bakmamız!...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET