KUR'ÂN
Kur'ân hem kâmil Söz/Kelâm hem de mütekâmil bir işaret/âyettir, âyetler mecmuâsıdır. Söz, işitilir; âyet/işaret, görülür. Söz, kulağa; âyet/işaret, göze hitap eder. Söz (ses), belli bir “mesafeden” sonra duyulmaz, “sağır olanlar” hiç duyamaz; âyet/işaret o mesafeyi aşar, yakın kılar.
“Sağır olanlar” hastadır, onların kulaklarında “vakra/tıkaç”; “görmeyenlerin” ise basiretleri bağlanmış, kalpleri katılaşmıştır, onların da kalplerinde “ekinne/perde” vardır. (17/İsrâ, 46.)
“Yakın olanlar”, O’nu hem işitir hem görür.
Kulaklardaki vakrayı, kalplerdeki perdeyi kaldırmadan Kur’ân anlaşılmaz.
Kemâl, olgunlaşmış/mükemmelleşmiş; mütekâmil, olgunlaşmakta/mükemmelleşmekte olan demektir. Kur'ân, Kendine (Allah’a) bakan yüzü ile Kâmil, bize bakan yüzü ile mütekâmildir, bizi kemâle ulaştırır; kulağımızı, gözümüzü, özümüzü (=kalbimizi/gönlümüzü) O’na verirsek.
Yorumlar
Yorum Gönder