DOĞRULAMA

Doğrulama, bişeyin (fikrin/düşüncenin, sözün ya da olayın) doğru olduğunu ispat etme; aksi/zıttı ise, yalanlama/yanlışlama.

Doğrulama nasıl olur? İki türlü olur. : Dışsal ve İçsel. Dışsal olan, dışarıda (dış dünyada, tabiatta ve toplumda) düzenli işleyen (mantıksal ve ilahî) yasaların olduğunu kabul etme ile; içsel olan da, insanın iç dünyasında (akıl ve vicdanında, kalp ve gönlünde) bu yasaların kabulü ile gerçekleşir. Dışsal olan ile içsel olan arasında sıkı ve kopmaz bir irtibat vardır ama biz, dışsal olana, nesnel (objektif) doğrulama; içsel olana öznel (subjektif) doğrulama diyoruz. Daha çok akıl/ilim, dışsal olanla; kalp/iman, içsel olanla ilgilenir; iç ve dışın uyumlu olmasına ise tutarlılık denir; bu anlamıyla Mü’minler tutarlı; münkirler (kâfirler) tutarsız; münafıklar ise kararsızdır.

Hem dış dünyadaki yasaları aklen bilen hem de bu yasaları kalben tasdik eden bir Mü’min’in imanı qavi/kavi olur; böyle bir iman iqan/îkan, sapasağlam bir doğrulamadır.

Allah (c.c.) bize, “âfakta (dış dünyada) ve enfüste (nefislerinizde) âyetlerimizi, delillerimizi “göstereceğiz” ki, O’nun  gerçek (hakk, doğru) olduğu apaçık belli olsun. Rabbinizin her şeye şâhit/tanık olması yeterli/kâfî değil midir?” buyurur. (Bu âyette bulunan ennehu’deki Hû zamiri, Kur'ân’a da Allah’a da gider; çoğunluk, bağlamdan dolayı Kur'ân dese de).

Görmek isteyenler (O’nun hakk olduğunu doğrulamak isteyenler, Mü’minler), burada da görür, doğrular; istemeyenler (kâfir ve münafıklar), ötede kesin görecek ve asıl doğrulamayı o zaman yapacaklardır; şimdi yalanlasalar da.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET