CİBRİL HADİSİ

Cibril’in/Cebrâil’in bir çöl Arab’ı şeklinde gelip, dizini Efendimizin dizine dayayarak, “İslâm nedir, İman nedir, İhsan nedir? diye sorması ve Efendimizin: İslâm: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Benim de O’nun Rasulü olduğuma şehâdet, namaz kılma, zekât verme, oruç tutma (güç yetince) haccetmedir. İman: Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Rasüllerine, Âhiret gününe, Kaza ve Kadere inanma. İhsan: Allah’ı görüyormuş gibi ibâdet etmedir; Ben O’nu görmesem de O Beni görür, cevabını vermesinden sonra (Cibril’in) ‘doğru söyledin.’ deyip; kıyamet ne zaman? sorusunu sorması, (Efendimiz’in): ‘Sorulan, sorandan daha âlim değildir.’ demesi üzerine Cibril'in gitmesi ve Efendimizin ashabına, bu Cibril’di size dininizi öğretmeye geldi.” (demesi.) (Buhari, İman, 37.)

Bu hadiste din, üç seviyede ele alınır/anlatılır: İslâm. İman ve İhsan. İmansız İslâm, kuru ve içi boş bir teslimiyettir; bu teslimiyeti, İslâm bir güç/devlet olunca bedevî Araplar ve Mekkeliler (tülekâ) de göstermişti. Bizde de acaba imansız bir teslimiyet mi var? İhsan zaten yok!. Gerçek iman olmayınca, acaba! “toplum (mahalle) baskısı’ icabı mı teslim (Müslüman) oluyoruz?! Teslimiyetimiz, miras mı?!. İslâm, imanla ---ki, iman içten/gönülden kabul demektir---, güzeldir; o güzellik de İhsan ile zirve yapar. İhsanı bir kez daha hatırlatalım. İhsan: Sen Allah’ı göremesen de Allah’ın seni görüyor olduğunu bilmen ve o şekilde davranmandır.

Bu şekilde davranan bir Müslüman, nasıl olur, nasıl yaşar?!

Bizler, imanlı birer Müslüman olsak, o da bize yeter!.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET