SORUMLULUK-2

Kişi bir işi, hiç bir dış baskı hissetmeden kendiliğinden yapıyorsa, o işi yapma sorumluluğunu (içsel sorumluluk olarak) kazanmıştır; o işten bir ‘fayda’ elde etmiyor ama onu yapmaya devam ediyorsa bu sorumluluk dışsallaşmıştır.

Tahminen söylüyorum, bir insan, bir konudaki sorumluluğu (söz gelimi tebliği), hem içsel hem dışsal hâle getirmeden iyi iyi, tam, doğru ve güzel yapamaz; Allah da o kimseyi o iş için seçmez.
“Allah, meleklerden ve insanlardan elçiler seçer..” 22/75. Seçilince de Seçilenler işlerini yaparken dışsal bir baskı ile ya da bir fayda gözeterek iş yapmazlar, yaptıkları iş kendilerine ağır gelmez ama o işi “kendiliklerinden”! de yapmazlar; müthiş bir keyif ve sorumluluk duygusu ile ve görev şuuru ile yaparlar! (Allahu A'lem)
(Benimkisi sadece tahmin yani zann; zannın çoğunun yalan olduğunu da biliyorum.)
...
“İnsan, küçük kâinat; kâinat, büyük insan.” sözünü tam anlayamasam da bana her cazip gelmiştir.
İnsan bedeni, trilyonlarca hücre/sinirden oluşur. Bu hücrelere kalp, damarlarla kan/can pompalar; beyin, sinirlerle his/can verir. Can, hem kan hem his demek. Kan dolaşmazsa, beyin/sinir sistemi ve organlar zarar görür. Organları bağışlanacak kişiye ‘hipotermi' riskine karşı suni solunum yapılıyor ve vücut ısısı dengeleniyor ki organlar zarar görmesin.
Bedeni içindeki en uç noktalarına kadar kan ve siniri ulaşan insan, beden dışında da akıl ve düşünce yoluyla - ki akıl, Arapça bağ kuran melekedir, düşünce bu bağların oluşturduğu soyut imgedir – diğer bedenlere, eşyalara, aya, gezegenlere, samanyolu ve diğer galaksilere ulaşma ‘imkanına' ile yaratılmış, ya da kendi bedeni/iç dünyası ile dış dünyanın mukayesesini yapabilecek akıl ve kalb/sezgi gücü ile donatılmıştır. Aklı ya da kalbi durursa/işlemezse, tıpkı bedene kan gitmeyince hislerin öldüğü gibi, akıl ve kalp işlemeyince de insan, manen ölür/ölüyor, âdeta bir “ota” dönüyor. Araf, 7/179'da “Onlar, aklını, kalbini, gözünü, kulağını hakkıyla kullanmadıkları için sûreten insan gibi görünseler de aslında hayvan gibidirler, belki onlardan da daha aşağı.” denilmektedir.
İnsanlıktan nasibi olan insan, içerde ve dışarda olup-bitenleri ibretle görür, düşünür, gerekli dersi alır; mücizevî bir bedene sahip olduğunu ve o bedene mekân olan bu âlemin ‘boş yere’ yaratılmadığını anlar ve sorumlu davranır!.
Ey insan, küçük göründüğüne bakma! Sen, bir kâinat kadar büyüksün! Zübde-i âlemsin. 
Bilirsen ve sorumlu davranırsan...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET