KÂBE-2

Beytullah. Beyt, ev. Beytullah, Allah’ın Evi.

‘Allah’ın Evi’ olur mu, Allah bir eve ihtiyaç duyar, bir yere sığar mı?

Elbet olmaz ve sığmaz!.

Öyle ise niye Beytullah denmiş?!.

Sembolik ve metaforik bir dil kullanılmış ve O Ev (Kâbe), Allah’a nisbet edilmiş.

Önce, Kâbe’nin yeryüzündeki işlevi/fonksiyonu. Rabbimiz istemiş ki, tüm insanlar “bir merkezde” toplansın, birlik-beraberlik içinde hareket etsin, aynı kıbleye/yöne, (=amaca) yönelsin, ortak hareket etsin...

Dağılmasın, bölünüp parçalamasın...

Ama insanlar dağılmış. Kâbe’den başka yerlere/yönlere yönelmişler. Kudüs’e, Roma’ya, İstanbul’a, Londra’ya, Washington’a, Moskova’ya, Pekin’e...

(Kudüs, Üç semavî dinin, özellikle Yahudiliğin; Roma, Hıristiyanlığın; İstanbul, ???; Londra, ticaret-kapitalizminin; Washington, sanayi ve küresel kapitalizmin; Moskova, bir zamanların komünizminin; Pekin, ???)

Coğrafî olarak dünyanın merkezinin Mekke/Kâbe olduğu söyleni(yo)r ama merkez sürekli değişiyor; merkez değişince de istikrar bozuluyor.

Dünyanın dışına çıkınca da merkez değişmiş; eskiden, klasik astronominin dünya merkezli bir dünya tasavvuru varmış ama Kepler’le (modern astronomi ile) merkez Güneş’e kaymış. (Geniş bilgi için, Alexandre Koyré’nin ‘Kapalı Dünyadan Sonsuz Evrene’ kitabına bakılabilir.)

Bugün de dünyanın (insanlığın) merkezi kayık ya da dünya sık sık merkez değiştiriyor, bu da güç kaybına yol açıyor. İnsanlık, nerde duracağını, nerede yoğunlaşıp nereye yükseleceğini bilemiyor.

...

Buraya kadar olan kısım, kabaca işin görünür ve dışardaki yanı; bir de işin görünmeyen yanı var, o da insanın içinde : kalb.

İç, içerdeki Kâbe, kalb’tir.

“Ben kainata sığmadım ama Mü’min kulumun kalbine sığdım.” kelam-ı kibarı (Kudsî Hadis olduğu da söyleniyor) Mü’min bir kulun kalbini kainattan “geniş” görür. Burada da sembol ve metafor var. Şöyle :

Kalbe iki açıdan bakmamız icab eder. Biri et parçası olan yürek, öteki gönül. Yürek, aslında bedende çalışan tüm organların arkasındaki güçtür, o çalışmasa hiç bir organ çalışmaz. El, kalb ile iş yapar; göz kalb ile görür; akıl kalb ile düşünür ve kalbe danışır ... ve uyumlu bir beden, kalbe çalışır.

Kalp durursa, her şey durur. 

Kalbi ne çalıştırır?!.

Mecburen dışarı çıkmak zorundayız. Hava/Nefes, gıda vs. diyebiliriz ama sorular bitmez ve teselsül devam eder; biyerde durmalıyız ve “O Yer, Tanrı’dır.”

İçerdeki Kâbe ile dışarıdaki Kâbe’nin buluştuğu “Yer” işte “Burası.” Biri, Bâtın (Görünen/Mekke’de) öteki Zâhir (Görünmeyen/Gönülde).

Dışarıdaki Kâbe’miz ile içerideki Kâbe’miz eşleşirse kıblemiz doğru olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET