NEFHA, NEFES ve NEFİS

Nefha, can veren ilâhî nefestir; nefis, o canı taşıyan; nefes de soluk, can.

Her nefiste ilâhî nefes (nefha) vardır; canlı-cansız her nefis Allah’ın “ol/kün”! emri ile olan kelimeleridir. Canlı-cansız nefis dedim (cansızlara da nefis dedim); cansız nefisler, “sessiz harfler”; canlılar da “sesli harfler” gibidir.

Sesli harfler sessiz harflere ‘ses/can’ verir; Arapça’da bu sesi/canı hareke(t)ler sağlar; harf seslerinin çıkarılmasına mahreç denir ve mahreç yerleri üçtür : Gırtlak. Damak. Dudak.

(Sesleri gırtlaktan çıkan harfler. Sesleri damaktan çıkan (dil, üst damağa değdirilerek çıkarılan sesler) harfler ve Sesleri dudaklardan çıkan harfler. Bunlara Gırtlak harfleri. Damak harfleri ve Dudak harfleri de denir.)

Kişide nefes/can olmazsa hiçbises çıkmaz, kişi konuşamaz; ahrazlarda konuşamama, ses tellerinin bulunmaması ve kulaklarının işitmemesidir.

Sesin düzenli ve anlamlı söze dönüşmesine de dil diyoruz. Dil, anlam taşımaya ve o anlamı paylaşmaya yarar.

Yazı, sesin/sözün sessiz ve hareketsiz sembollere dönüşmesidir; yazı okununca, iç ya da dış sese/söze dönüşür. İç ses, sessiz okuma; dış ses, sesli okumadır.

Konuşma, muhataplarla karşılıklı sohbet; yazma ise, gaybubettir; yazmada muhatap kayıp/gayıbtır. Yazı, hayalî ya da uzak (yanımızda olmayan) muhataplara yazılır.

Kitâb, Efendimizin vefatına kadar yazılı değildi, Hz. Osman zamanında yazıya geçti; dolayısıyla muhatapları Ondan “uzaklaştı.”!.

Kitâb’a (Allah’a) yakın olmak istiyorsak, Onu muhatap almalıyız ki, O da bizi muhatap alsın. Kitâb’ı Mushaf olarak görmek, Ona yazılı bir “Metin/Text” olarak bakmak, Ondan uzak kalmaktır; Kur'ân olarak görmek ise, Onunla konuşmaktır.

Onu ses düzeyinde güzel okumak, tecvîd’dir; sohbet düzeyinde okumak ise, tertil’dir. “ve rettiril Kur'ân’e tertîlâ.” (73/Müzzemmil, 4.) denmiş, ve rettiril Kur'ân’e tecvîdâ denmemiştir.

Anlam, sesin arkasındaki nefes’te, nefha’dadır; nefisler de onda(n)dır.

İlâhî nefha ile bağını/ilişkisini koparan (canına can Veren’i unutan) nefisler, mâ’nen ölüdür; o nefeslerden/nefislerden “nağmeli sesler” çıksa da, o nağmelerdeki anlam kaybolmuş, yok olmuştur; nağmelere “ruh ve anlam veren”, İlâhî Nefha/Nefes’tir, O Nefes’le kurulan bağ ve irtibattır. Kitâb o bağa, ‘Hablullah’ diyor. (væ’tesımû bihablillahi cemîâ. 3/103.) O bağ, can ipiyle Kur'ân’a sarılmak, Onun kanalıyla Allah’ın Dinine (Allah’a) bağlanmaktır. O bağ kurulursa, her sesin, her sözün ne anlama geldiği kolay anlaşılır; o bağ koparsa sesler kakofoniye ve parazite (anlamsız ve düzensiz bir gürültüye) döner ve bağ ağrısı yapar.

Kâinata ve insana düzen Veren, seslere de düzen/i (böyle) verir ama insan, (O’nunla irtibatı/bağı kopararak) bu düzeni bozar.

Varlık, O’nun sese, söze ve cana dönüşmüş düzenli Kelimeleridir = Kelimâtullâh’dır, O, varlıkdaki Nefes’ini/Nefha’sını çekince, varlık ölüyor, ses kesiliyor...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET