F1 = FORMULA-1

Bugün (26 Mayıs, Pazar, 2024), Monako’daki F1 yarışını izledim; izlenimlerimi sizinle paylaşacağım.

Tüm oyunlar/sporun tüm alanları çoook büyük bir sektör; yarış oyununun en büyük sektörü de F1; bu sektörde milyar dolarlar dönüyor. Bir yarış aracı 150 milyon avro; bu aracın sadece direksiyonu 50 bin avro... iyi bir sürücünün (= yarış pilotunun) yıllık maaşı 150-160 milyon avro. Yüzlerce araç/araba, yüzlerce pilot, yüzlerce yarış ekibi (tekniker, mühendis, vs.) var...

Bu kadar masraflı bir oyun, neden oynanır, sadece yarışma/k, stress atmak için mi?!. Hayır. Daha çoook kazanmak için.

Bu şirketler kimden kazanıyorlar da bu kadar masraftan sonra kazanabiliyor = kâr edebiliyorlar?!.

Seyircilerden. O yarışları yerinde izlemek/seyretmek = bilet almak için en az 10.000 TL’yi gözden çıkarmanız lâzım; ama esas gelir biletlerden değil; bilet gelirleri belki de toplam gelirin ¼ (dörtte biri) bile değil; esas gelir, reklâmlardan = sponsorlardan = küresel şirketlerden.

Pekiî, bu sponsorlar (bu şirketler) bu kadar parayı, bu sponsorluğa (reklâma) neden veriyorlar?!.

Çünkü, bu yarışlar, çoook büyük kitleler tarafından izleniyor, televizyonlarda canlı yayınlanıyor. 

Bu yarışları izleyenler zenginler. Zenginler, bu şirketlerin mevcut/hâli hazır ve potansiyel yağlı müşterileri. Şirketler, bu müşterilere kendilerini tanıtıyorlar ve onlara mal (ürün ve hizmet) satıyorlar...

Spor, sadece spor değil; kapitalizmin en sofistike aracı.

Bu yarışlara hangi şirketler sponsor diye şöyle bi baktım. Ünlü petrol, yazılım (bilgisayar) ve otomotiv şirketleri. (İsimlerini bir de ben reklâm etmeyeyim!.)

Bu şirketlerin yaptığı, daha çok para kazanma için para harcama, paralarını üçe-beşe katlama.

Bizler de bu yarışı (tüm spor oyunlarını) seyrederek (seyirci olarak) onların potansiyel müşterisi oluyoruz.

***

Aslında, hayat da bir yarış. Rabbimiz de sébıgû! (= sébigû bil hayrât = hayırlarda yarışın!) diyor ve sébıgûn olanları (öne geçenleri) övüyor. (Bknz. 2/148. 5/48. 9/100. 23/61. 56/10. 57/21. 79/4.)

Ama biz, “yarışçı” değil de, “seyirci” olmayı seçiyoruz; burada kazananlar da bizim “sırtımızdan”! kazanıyor. 

Kaybeden/ler kim/ler?!.

“Yarışa”! talip olmayanlar. = Seyirciler. 

Bizleriz, bizler olacağız. Dünyayı bir oyun ve eğlenceye (gösteriye/gösterişe, övünmeye ve çok kazanmaya) çevirdiğimiz; “yarışa” girmediğimiz için. (Bknz. 57/20); “yarışa” girsek, bu “yarışın” kaybedeni olmayacak; bu “yarışı” bir oyun olarak görmez veya oyuna çevirmezsek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET