PUT

Put : İlâhın (ilâhların) somut hâli. Heykel/ler. Anıt/lar. Âbide/ler. Sanem/ler; çoğulu, esnâm.

Cahiliye, putların (heykellerin) manevî güçleri olduğuna inanıyordu; o putlar, kabile üyelerini birbirlerine bağlıyordu. Hz. Nuh zamanında Ved, Yeus, Yesúg, Yevûq, Süvâq ve Nesr gibi putlar vardı; Hz. Nuh’un kavmi bunlara tapıyordu. Hz. İbrâhim zamanında da. İbrâhim : “Neye tapıyorsunuz?!.” diye sormuş; kavmi : “putlara (esnâme), onların “gölgesinde” yaşıyoruz (onlar bizi koruyor) onlara bağlılığımızı sürdürüyoruz.”, demişlerdi. “fenezallü lehâ âkifîn”. (26/71) (Akefe: bağlanma, bağlılık; âkif, bağlı.) Efendimiz zamanında da bir çok (360) put vardı, onlar da onlara bağlılıklarını sürdürüyorlardı.

Putlar, sadece taştan, mermerden, çamurdan yapılmış bir takım heykeller (şekiller) değildir; o toplumların ekonomik, siyasî, kültürel hayatlarına şekil ve düzen de verirler; hayatın düzeni onların hatırası ile şekillenir; bu düzen, atalardan kalmadır, süregelen ve süregiden bir yaşamın simgeleridir. Bu düzen, putların kendi arasındaki büyüklük-küçüklük gibi, toplum üyeleri arasında da büyüklük-küçüklük (= adâletsizlik ve zulüm) üretiyor; toplumu kamplara (sınıflara) bölüyor/du. 

Hz. İbrâhim : “onlar (o putlar) benim düşmanım, âlemlerin Rabbi hariç dedi.” = “feinnehüm adüvvün lî illâ Rabb-ül âlemîn.” (26/77)

Hz. İbrâhim, o putların (esnâmın) yemediğini-içmediğini, işitmediğini, hiçbir şeye güçlerinin yetmediğini bildiği hâlde, (ki bunu kendi de 72 ve 73. âyetlerde söylüyor), niye onlar benim düşmanım diyor?!.

Çünkü, onlar, sizi, bizi, hepimizi yaratan, yaşatan, yediren-içiren, hastalanınca şifa veren ilâhtan = Allah’tan uzaklaştırıyorlar. (26/78-80) O İlâh’ı = Allah’ı bize unutturuyorlar.

Eğer siz, O ilâhı = Allah’ı unutmasanız, sadece O’na kulluk etseniz = tapsanız, hayatınız böyle olmaz; daha mutlu olursunuz. 

Ben (= Hz. İbrâhim), sizin iyiliğiniz için, o taptığınız putlara düşmanım; siz onlara tapmakla (hem bu dünyada hem öte dünyada) sadece kendinize yazık ediyorsunuz.

...

Bu çağın da (her çağın da) putları var; o putların arkasında da ideolojiler var. O ideolojiler de = putlar da, onlara tapanların, onlara bağlananların dünyasını (ve âhiretini) mahvediyor.

Putlara düşman olunmadan, Allah’la dost olunmaz. 

Putlar, şeytanî (insanların) düşüncelerin(in) sembolik şekilleri = heykelleridir; onlar, sadece Hz. İbrâhim’in değil, bütün insanların (dünyada ve ahirette) düşmanlarıdır.

Onların peşine takılanlar büyük cürüm işlemektedirler, “yarın” onlara : “vemtâzül yevme eyyühel mücrimûn ... Ey mücrimler, siz şöyle bir ayrılın bakalım. Ben, size şeytanlara ibâdet etmeyin, onlar sizin apaçık düşmanlarınızdır, sadece Bana ibâdet edin, doğru yol budur, demedim mi?!.” (36/58-61) denilecek.

Allah’a (= El-İlâh’a) kulluk, putlara düşmanlıktır. Allah’la dost olmayı isteyenler, putları dost edinemez; putlarla bağlarını koparmayalar, Allah’la dost olamazlar. Putlar, Allah’ın düşman/lar/ı değil, bizim düşman/lar/ımızdır; Allah’a kimse düşmanlık yapamaz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM