RÜYÂ

Aslı, rü’yâ (رؤيا). Kelimenin fiil hâli : Reâ (رأى), re’y. Ehl-i Re’y (Ehl-i Hadis) de ismini buradan alır. Ehl-i Re’y, akılları ile görenler; Ehl-i Hadis, Efendimizin gördüğü ile yetinenler, demek; ru’yet (= rü’yet) ise, görüntü.

Arapçada reâ gibi görmeyi karşılayan bir çok fiil var : Ayn. Basar. Nazar. Müşâhade. Énes (= Ünsiyet).

Ayn : Kafa gözü ile görmek. Basar : Kalp gözü ile görmek (= Basîret). Nazar : Akıl ile görmek (= Nazariye). Müşahede : Şâhit olmak (= Şuhûd = Kanaat = İnanç!). Énes : Fark etmek (= “Énestü nâren”. 20/10) Bu âyette Hz. Mûsâ, gördüğü ateş için hem reâ hem énes kelimesini kullanı/lı/r ama önce reâ, sonra énes; reâ ile görülmeyene ünsiyet kesbedilmez = yaklaşılmaz. 

...

Efendimize vahy, çoğunlukla rüyasında gelir/miş. Necm, ilk 20 âyete bakın. 11,12 ve 13. âyetlerde reâ fiili geçer; denir ki : “Gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi siz bu konuda Onunla tartışacak mısınız?!. Onu daha önce de görmüştü.” (İlk kez görmüyor.)

Yine Efendimize, Sana mahsus (has) olmak üzere gece teheccüde kalk!, “fetehecced bihî nâfileten” (17/79) denir. Nâfileyi biz, boş, faydasız, gereksiz olarak biliriz; bu kelimenin dindeki karşılığı, beklentisizliktir, yapılan işten bir karşılık beklememektir; bu, Allah rızasına tekâbül eder. Herkesin horul horul, mışıl mışıl uyuduğu gece vaktinde teheccüde kalkanın, kimden, ne beklentisi olabilir?!.

(İlk) Müslümanlara da gecenin bir kısmında kalkarak, tertîl üzre Kur'ân okumaları emredilmiştir. Bknz. Müzzemmil, 2 ve 20.

...

Rüya, gece (gecede) görülür, ama uykuda olmak, uyumak şart değildir; gece uyanıkken görülen de rü’yadır; biz, sadece gece uykuda görülene, rüya diyoruz; bu, işin belki de yarısı veya çook az bir kısmı. 

Ayrıca, gece uykuda görülen rüyaların çoğu (!), karmakarışık düşler = edğâs-ü ahlâm (12/44. 21/5.) ve yalancı/aldatıcı rüyalar olabilir; rüyada görülen ihtilâm = uykuda cenâbet olma da böyledir.

...

Uykuda görülen rüyaların sâdık rüyalar olmasını istiyorsak, aynı istihârede yaptığımız gibi, çook ciddî temrinler (= alıştırmalar, eğitimler, çalışmalar) yapmalıyız. Geceleri kalkmalı, ağır ağır, düşüne düşüne Kur’ân okumalıyız; uzun secdelerle Rabbimize yalvarmalıyız... yoksa (= böyle yapmazsak), görsek görsek ihtilâm veya karmakarışık düşler (= edğâs-ü ahlâm) görürüz.

Efendimizin gördüğü rüyalar SÂDIK’tı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET