ŞEHÂDET

Şehâdet nedir?!.

Şahit olma ve şehit/şehîd olmadır.

Şahit olma, karşılıklı = iki yönlü; şehit olma, tek yönlüdür.

Biz, Allah’ın ("varlığına"! ve Zâtına değil, O’nun Zâtına sadece Kendi şahittir.) tek ve yegâne ilâh olduğuna şahit oluruz, şehâdet ederiz; Allah da bizim her şeyimize = her yaptığımıza = bize, şâhit olur. Bu durum, Kitâb’ın çeşitli âyetleri ile sabittir. (Bknz. Maide, 111 ve 117. En’am, 19. Yunus, 46 ve 61. Ahzab, 55. Burûc, 9.) Peygamberler de şâhittir. (Bknz. Ahzab, 45. Fetih, 8 ve 28.) Kişi, kendi yaptığına da, kendine de şâhittir. O gün, onun elleri ayakları yaptıklarına şâhitlik edecektir. (Bknz. Kaf, 21. Yasin, 65.)

Önemli olan, doğru şâhitliktir. Ötedeki şâhitliğin ille de sözle/dille olması gerekmiyor; her organın bir dili var; Yasin, 65 buna (da) işaret eder.

Eylemleri (davranışları) ile Allah’tan başka ilâhlara tapanlar = onlara itaat edenler = Allah’ın emrine uymayan emirlerin/âmirlerin emirlerini dinleyenler, yalancı şâhittirler.

Sadece Allah’a = Allah’ın emrine uyan emirlerin/âmirlerin emirlerini dinleyenler, doğru şâhitlik yapanlardır.

Burada denen/söylenen “Eşhedü en Lâ ilâhe illâ-l Allah.”, bu işi, bu görevi, sadece sözle/dille söylemek veya yapmak/yerine getirmek demek değildir. Sözü, eylemleri ile çelişene ‘doğru şâhit’ denmez, ona güvenilmez; o, yalancı şâhit muamelesi görür.

Sözünü canı pahasına ortaya koyana, verdiği sözden dönmeyene de, şehît/şehîd denir.

...

Kimin doğru, kimin yanlış şâhitlik ettiğine de (yalancı şâhit olduğuna da) Allah (Elçileri ve kişinin kendi özü/vicdanı) şâhittir.

“İkinci sûra üfürüldüğü gün, yeryüzü/arz Rabbin Nûr’u ile (tekrar) aydınlanacak; kitap (= amel defterleri) ortaya konulacak; Nebîler ve Şâhitler getirilecek ve insanlar arasında adâletle hüküm verilecek, hiç kimse haksızlığa uğramayacak.” (39/69) ve o gün, yalancı şâhitler kaybedecek, çoook pişman olacaklar... bu durumu hasret başlığı altında yazacağım inş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET