MUHAFAZAKÂR-LIK

Kavram, siyasî. Dindar siyaseti benimsemiş kişiler (siyasetçiler) için kullanılıyor. Kelimenin kökü, hıfz; hâfız, hıfzın ism-i fâili; muhafaza, koruma, saklama; kâr, Farsça kimse anlamı veren ek; muhafaza eden, koruyan kimse. 

Korunan, korunması gereken ne?!.

“Millî ve manevî” değerler mi, yoksa eski olan her şey mi?!.

Millî olan, millete (kavme) ait olan; manevî olan, herkese (her millete) ait, evrensel olan. Millî olanın, dindeki karşılığı “sünnet”!; manevî olanın dindeki karşılığı Kitâb. Her millî, korunmaz ama her manevî, korunur. Millî olan çoğu şey, maddîdir; manevî olan her şey, manevîdir. Millî olan çoğu şey, eskir, yıpranır, ölür ama manevî olan her şey, hiç ölmez. Eskiyen, yıpranan, ölüme mahkûm olan şeyleri korumaya kalkarsak, çöplüğe döneriz.

Efendimizin Sünnetinin, millî (kendi kavmine ait) olan yanı ile manevî (evrensel) olan yanını ayıramazsak, bu dini günümüze taşıyamaz, Kitâb ile Sünnet’i sağlıklı bir şekilde buluşturamayız.

Muhafazakârlık, eski olan her şeyi koruma değil, korunması gerekenleri (ölmez ve işe yarar manevi değerleri) korumadır. Maddî (= eskiyen, yıpranan, ölen) şeyleri de korumaya kalkmak, hayatı çöp yığınına çevirip çekilmez hâle getirmektir. Bu yükü hiç kimse kaldıramaz.

...

Modernlik ise, eski olan maddî-manevî her şeyi çöpe atmaktır, ki bu da, geçmiş tecrübeleri (deneyimleri) yok saymak, hafızayı sıfırlamak ve hayata sıfırdan = yeniden başlamak demektir. Böyle bir hayat da zordur; insan, bu büyük yükün altından kolay kolay kalkamaz, kalkamıyor. 

“Çağdaş insan”!, neyi muhafaza edeceğini ve neyi terk edeceğini bilen insandır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM