ÂYET

Kelimenin sözlük anlamı, işaret, belirteç, nişan, alâmet ve mucize. Dindeki anlamı, Kur'ân cümlelerinin her biri. Kur'ân’ın büyük-küçük bölümlerine sûre deniyor; sûreler de âyetlerden oluşuyor. En kısa sûre, 3 âyet (Kevser ve Asr); en uzun sûre, 286 âyettir (Bakara).

...

Göstergelim (= semiyoloji, bence buna imoloji de denebilir) dili, bir âlet olarak görür ve bu âlete üç temel işlev yükler. Gösteren, gösterilen ve gösterge. Gösteren, göstergede olanlar; bunlar görüntü/şekil, ses, vb. olabilir, bunun dindeki karşılığı âyettir. Gösteren, gösterilene işaret eder, gösterilen, anlamdır, ma’nâdır. Gösterge, olanı gösterendir. Benzin göstergesi, benzinin ne kadar kaldığını; hız göstergesi, ne kadar hız yapıldığını; duman, ateşin varlığını; çocuk, ana-babanın varlığını, (ana-baba da bir/er çocuktu/r.); ... gösterir. 

Kitâb (= Kur'ân); işi burada bırakmaz; gitmesi gereken “yere/noktaya”! kadar götürür. Şöyle der : “Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün ard-arda gelişinde, sağlıklı, sağlam düşünenler (= ül-ül elbâb) için kesinlikle bir çook âyet (= âyâtin, kesin kanıtlar) vardır.” (3/190) Kitâb, âyet kelimesini 382 yerde kullanır ve bizden âyetlerin gösterdiğini, onların izini takip etmemizi (= düşünmemizi = akletmemizi) ister.

Düşünme (= akletme), âyetten âyete geçme, âyetler arasında bağ veya bağlantı kurma, ve BİR MU’CİZE ile karşılaşmadır. Âyetin bir anlamı da mu’cizedir; mu’cize, aklı (insanı) a’ciz bırakan “şey”! demektir. Bu “şey”!, aklı/akılları (= tüm insanları) a’ciz bırakıyorsa o, bir “şey”! olamaz; şeyi biz, bizden aşağı şeyler için kullanıyoruz.

...

Çoğu şeyi âlet olarak kullandığımız gibi âyetleri de âlet olarak kullanıyoruz; hatta son zamanlarda âletlerimiz de tek kullanımlık oldu (kullan-at). Oysa, âletler, bişey yapmamıza yarar; âyetler de, “bişeyi” anlamamıza. Bişeyi sürekli yapmak, onda usta olmak ve onu iyi yapmaktır. Anlamakla yapmak arasındaki ilişki geçişli bir ilişkidir; anlayan, yapar; yapan, anlamıştır. Âyet, âlet gibi değildir; âletle somut (= gözle görülür, elle tutulur) işleri yaparız; âyetle soyut (= akledilir) işleri yaparız. Soyut işlerin sınırı yoktur, yaptıkça (= düşündükçe, aklettikçe), önümüze yeni ufuklar (imkânlar) açılır ve MU’CİZE’ye ulaşılır.

İman, mu’cizedir; çünkü bizi Allah’la buluşturur, Allah’la tanıştırır.

İnanınca, akıl devreden çıkmaz; aksine iman, akla turbo takviye takar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM