BENDE İKTİDAR KİM?!.

Bende iktidar kim?!.

Herkes bu soruyu kendine sormalı. Bu sorunun diğer versiyonları : Beni kim yönetiyor?!. Beni, ben mi; yoksa başka biri mi yönetiyor?!. Ben, kimin dediğini yapıyorum?!. Bende iktidar :

Benim, kendim.

Sevdiklerim.

Sevmediklerim.

Herkes kendini yönetirse, insanlar kendi aralarında anlaşabilirler mi; böyle bir hâl, uyumlu/huzurlu bir toplumu mümkün kılar mı; kılarsa, devlet niye var?!.

Sevdiklerimin dediğini yapıyorsam, herkesi sevebilir miyim; sevemezsem, sevmediklerimle çatışma kaçınılmaz olmaz mı?!. 

Sevmediklerimin dediğini yapıyorsam, baskı altındayım, özgür/hür değilim = mahkûmun, tutsağım, demek değil mi?!.

Ne yapmalıyım ki, kendimi rahat hissedebileyim?!.

Kendimin dedikleri ile sevdiklerimin dediklerini aynı kılmalı; sevmediklerimle de mücadele etmeliyim. Bu mücadeleyi kazanır da herkesi sevebilirsem, herkes de beni sever ve ortada bir sorun kalmaz ama bu, aslâ mümkün değil; herkes beni, ben de herkesi sevemem.

“Lâ ilâhe illâ-l Allah.” diyen herkes/her Müslüman, aynı sözü söylediği halde, Allah’ı aynı şekilde ve aynı oranda sevmiyor/sevemiyor; sevseler, herkeste iktidar O olur, herkes O’nun dediğini aynı şekilde ve oranda yapar.

Hâlâ insanların büyük çoğunluğu “Lâ ilâhe illâ-l Allah.” demiyor; başka iktidarlara boyun eğiyor.

Kim, kimi seviyorsa onun dediğini yapıyor. Kimi, kendini (nefsini/keyfini); kimi, kendi gibileri; kimi de Rabbini seviyor.

En çook sevilen kimse?, en çook onun sözü dinlenir, ona tapılır. Mü’minlerin Allah sevgisi çook şiddetli sevgidir; onlar, en çoook O’nu severler. = “eşeddü hubben lillah.” (2/165), O’nu dinlerler; başka sözler (= emirler) O’nun emrine uymuyorsa/aykırıysa reddederler; Mü’minlerde asıl/esas iktidar O’dur.

Kâfirlerde ve münafıklarda iktidar, sürekli el değiştirir. Kâfirler, iktidarın birini inkâr eder/hayır derken öbürünü kabul eder/evet der; sürekli iktidar değiştirirler. Münafıklar, aynı anda iki (üç, dört, beş, ...) iktidara evet derler; en kararsız, en istikrarsız ‘adamlar’! onlardır. Mü’minler, iktidar konusunda kararlı/istikrarlıdırlar, kime itaat edeceklerini bilirler, ama her Mü’minin Allah’a itaati aynı düzeyde gerçekleşmez; onların da O’nun (= Allah) katında dereceleri vardır. = “...lehüm derecâtün ınde Rabbihim...” (8/4)

İlâhî bir iktidar (= El-Melîk) olarak, bizde Allah’ın muktedirliği ne kadarsa, bizler  de o kadar Müslümanız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET