DİN, MEDÎNE, MEDENİYET = DMM
Üç kelimenin kökü bir : Deyn, Dân veya Dûn. İkinci ve üçüncü kelimelerin başındaki mimler, m ler (م), Arapçada mimli mastar yapar.; mastarlar, mekân ve durum bildirir. Medîne, dinin yaşandığı şehir; medeniyet de o dinin o şehirdeki yaşam biçimi.
İslâm, bugün bir din, ama bir medîne ve bir medeniyet değil. (Geçmişte) “Medeniyetlerarası Diyalog” peşinde koşanlar, bunun farkında değil; bu proje, bugün tek geçerli (hâkim, küresel) medeniyet olan Batı Medeniyetinin tahakküm aracı idi; bu proje ile din (= İslâm), baskılanmaya (ve sulandırılmaya) çalışıldı; ‘ılımlı/modernist İslâm’ projesi buydu. (Bu, hâlâ sürüyor mu bilmiyorum.)
Diğer taraftan Samuel Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezini de unutmamak gerekiyor. Bu çatışmada, henüz bir medeniyet olamamış/kuramamış İslâm, düşman olarak görüldü. Aynı yıllarda, hatırlayın, Berlin Duvarı yıkıldığında zamanın NATO Genel Sekreteri : Yeni düşman : İslâm, demişti.
Müslüman dindarların kendi medîneleri ve kendi medeniyetleri olana kadar “açık çatışmaya” girmeleri aptallık. Diyalog için de, düşmanın bildiğinden fazlasını bilmek şart.
Müslümanlara sahip çıkacak bir Medîne varsa, hicret şart; yoksa da sabır, bilgilenmek ve bilenmek şart...
Yorumlar
Yorum Gönder