ASLA-ESASA DÖNÜŞ
İnsan Sûresi 1. âyet, insanın aslını-esasını açıklar. “İnsan, henüz anılmaya değer bir şey değilken, üzerinden dehrden bir hıyn/zaman gelip-geçmedi mi?!.”
Anılmaya değer bişey değilken. = “lem yekün şey’en mezkûrâ” (76/1.)
Sonra,
“Biz onu (insanı), imtihan etmek (= nebtelîhi) için karmakarışık bir nutfeden (= emşâc) yarattık (meşîc, üreme hücresi, gamet.) ki, onu işitici ve görücü (= semîan basîrâ) yaptık.” (76/2)
Sonra,
“Ona doğru yolu gösterdik; ister şükredici olur, ister nankör.” (76/3)
Bu oluş, geçici, imtihan için; imtihan bitince insan, aslına dönecek!. Aslına dönünce de Allah-u Alem, yine ya anılmaya değer bişey olmayacak, ya da adı hep anılacak!.
Anılmaya değer bişey olmamak, nasıl bişey?!. Değersiz bişey, çer-çöp gibi bişey olmak değil mi?!. O gün bu insan, “bari toprak olsaydım.” (78/40) diyecek. Eğer toprak, anılıyorsa; değerli bişey; ama o, toprak dahî olamayacak!.
Anılmaya değer olmanın (= mezkûr/zikre konu olmanın) da dereceleri var.
En çok anılan = zikredilen kim?!.
Allah.
Allah’a yakın olanlar (da), O’na yakınlıklarına kıyasla anılacaklar/zikredilecekler!.
Burada O’nu (= Allah’ı) söz ve eylemleri (= hayatları) ile anmayanlar = zikretmeyenler, orada anılmayacaklar = anılmaya değer görülmeyecekler.
Demek ki, ötede de kıyas var. Kıyası, sadece buraya has, buraya özel bişey görmemek/sanmamak gerekiyor.
“... innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. = Biz Allah içiniz (Allah’tan geldik; yine), O’na döneceğiz.” (2/156)
Dönünce, aslımıza döneceğiz. Burada Allah’ı ananlar (= zikredenler), orada anılacaklar (hatırlanacaklar, zikredilecekler); anmayanlar (unutanlar) da unutulacaklar.
Herkes, aslına (= aslı neyse ona) dönecek.
Yorumlar
Yorum Gönder