ZENGİNLEŞME-FAKİRLEŞME

“Zengin, daha zengin olursa, fakir de zenginleşir.” Bu yargı, liberallerin (kapitalistlerin) yargısı. Doğru mu?!. Onlara göre doğru ama sağduyuya göre yanlış. Onların gerekçesi şu : Zengin, zenginlerse, fakirlere yeni iş/istihdam imkânları sağlar. (fabrikalar kurar, fakirlere iş = ekmek verir...) Zenginliği 100 üzerinden gelire oranlarsak; bu gelirden zengin 99.0, fakir 1.0 pay alır. Payda artarsa (pasta büyürse, sözgelimi payda 1000 birime yükselirse), aradaki makas daha da açılır; şöyle olur. Zengin, 999.1, fakir, 0.9 alır. Payda/pasta 100 iken fakir 1/100 (yüzde bir) alıyordu; 1000 iken aldığı pay yüzde birin altına düştü. 

...

Bizim gibi gelişmekte (kararlı) olan! ülkeler, biz de zenginleşelim (kalkınalım) diye, dev küresel şirketlere (= zenginlere) kapılarını ardına kadar açtılar; kendi/yerli şirketlerine vermedikleri avantajları (bedava arsa, teşvik, vergi istisnâsı, ucuz işgücü, tahkim, gibi avantajları) onlara verdiler. Belli bir süre sonra onlar, yerli şirketler (yerli üretim) bunlarla rekâbet edemedi, battılar. Bakın piyasaya (market raflarına, show-roomlara); satılan ürünlerin kaçta kaçı yerli?!. Milli ve yerli olmakla övünüyoruz ama daha dün piyasaya giren Tesla, Togg’dan fazla satıyor; üstelik Togg’a kredi avantajı verdiğimiz hâlde...

...

Bilim-Teknik Kısırdöngüsü

Bilim, tekniği doğurdu; teknik sanayinin (üretimin, zenginlerin/burjuvazinin) eline geçti; ve zenginler, bilime yön verir hâle geldi. Bu durum, son dönemlerde Üniversite-Sanayi işbirliği şeklinde dillendirilmektedir. Burjuvazi, fen bilimlerini (mühendisliği, tekniği) daha çok kâr getirecek alanlara; sosyal bilimleri de isyanı önleyici, toplumu sisteme entegre (iknâ) edici alanlara yönlendirmiştir. İstisnâları dışarda tutarsak, bugün bilim adamları da onların yetiştirdiği öğrenciler de büyük oranda burjuvazinin emrindedir; bunu, çoğu bilim adamı ve çalışan bilmese de...