QUALİA

Qualia : Olgu, bilgi ve değer alanında kişinin öznel/özel deneyimi. Bu deneyim, algı (duyu), bilgi (akıl), duygu (his ve kalp) alanları için de kullanılır. Ben, ben olarak görür, duyar, tadarım; benim anladığımı, aynen benim gibi kimse anlayamaz; benim duygulandığım gibi kimse duygulanamaz; benim inandığım gibi kimse inanamaz, vs... ben de sizin duygulandığınız, anladığınız, inandığınız gibi duygulanamam, anlayamam, inanamam...

Herkes, kendine özeldir. Kimse, kimsenin gördüğünü göremez; anladığını anlayamaz, inandığına inanamaz...

Bu durum, hakikati herkese özel kılar; ya da hakikat, herkese “farklı/başka” görünür.

...

Sorsam (?!). Hakikat, Efendimize göründüğü gibi herkese (bize de) görünür mü?!. Veya, hakikat, Efendimize her zaman aynı şekilde mi göründü?!.

...

Zihin felsefesinde qualia terimi anahtar terimdir. Her göz, aynı mı görür, her zihin, aynı mı anlar, ...?!. Gözle, zihin (beyin) arasındaki bağ/lantı, her canlıda aynı mıdır?!. Köpeğin gözü ile, insanın gözü, aynı ânda bişeye baktığında, o şeyi ve ondaki renkleri aynı mı görürler?!. Bu, Ahmet ile Mehmet’in bakışı için de geçerli. Her iki şahsın, beyne bağlı göz sinirleri aynı sayıda ve aynı hızda mı çalışır; her ikisinin beyin yapıları, beyne önceden aldıkları bilgileri, görüntüleri,  vs aynı mıdır, ...?!. Hayır. Öyleyse, bu iki insan (Ahmet ile Mehmet); aynı şekilde görmez, aynı şekilde bilmez, aynı şekilde duygulanmaz ve aynı şekilde inanmazlar.

Herkesin qualiası farklıdır.

Böyle bakarsak, dînî bir makale, dînî bir kitap, yazı veya vaazdan da (sohbetten de) herkes aynı şeyi anlamaz. Bunu, Kur'ân-ı Kerîm’i (okuma ve) anlama için de söyleyebilir miyiz?!. 

Öğrencilik ve hocalık deneyimimi ve son 5-6 yıllık WhatsApp yazışmalarımı gözümün önüne getirerek, “sanki öyle”! diyorum/diyebiliyorum. Herkesin anlama ve anladığını anlatma düzeyi farklı. Keşke, muhatabımızın anlama düzeyini bilebilsek/anlayabilsek de anlatacaklarımızı ona göre anlatsak/anlatabilsek!...

Ama yine de niyet hayr, akıbet hayr. Kimin, neyi, nasıl anlayacağını bilemediğimiz için biz, yine de hayr (doğru) bildiğimiz şeyi, iyi niyetle anlatmaktan (= yazmaktan) vaz geçmeyelim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET