ÖZLEM

Bugün Müslümanlar, geçmişte (en azından Asr-ı Saadet’te) yaşanan İslâm’a özlem duyuyorlar. Ben buna “nostaljik/özlenen İslâm”! diyorum. Geçmişte yaşanan İslâm, bugüne taşınamaz; çünkü o günün şartları ile bu günün şartları aynı değil.

Pekiî, taşınması gereken ne?!. 

O İslâm’ın ahlâkî değerleri, sabiteleri. 

Onlar neler?!.

Tek İlâh’a (= Allah’a) kulluk ve buna bağlı olarak, 

Adâlet. Liyâkat. Merhamet. Meşveret (= Şûrâ). İhsan... gibi evrensel değerler.

...

Her ümmetin bir şeriatı (= hukuk sistemi) var. Mûsâ şeriatı = Şeriat-ı Mûsaviyye, İsâ şeriatı = Şeriat-ı Îseviyye. Şeriat-ı Muhammediyye/Ahmediyye gibi. Maide, 48; Şûra, 13 ve 21; Casiye, 18’de, bu şeriatların dayandığı temel ilkelerin aynı ve değişmez olduğu söylenir. Şeriatlarda özler (= değerler) sabittir, değişken olanlar ise şekillerdir. (Şekil, o gün yaşanan hayatın şekli/biçimi.)

Şeriat, hukuk sistemi demektir. Hukuk, yaşanan hayatı hem düzene sokmak, hem de ahlâkî kılmak içindir. Hukukun yaptırımı maddîdir ama bu yaptırım, en temelde manevî alana (ahlâka, dine, Allah’a) yaslanır. Ahlâksız hukuk (= şeriat), düzen sağlayamaz; herkesin başına bir polis dikemezsiniz; polisler de (yargıçlar, vb. de) ahlâksız olursa, ne yapacaksınız?!.

Bugün, yaşayan vicdanlarda (gönüllerde) İslâm’ın ölmez ahlâkî ilkeleri köklü bir şekilde yer etmediği sürece, geçmişin güzel tecrübeleri bizlere çözüm sunamaz; onlar ancak bizde nostaljik birer duygu/özlem olarak kalırlar ve aslâ pratiğe geçemezler.

Özlenen İslâm, geçmişten bugüne ve geleceğe taşınabilen İslâm’dır; gerisi nostaljidir, geçmişle avunmadır. 

Herkes (= her Müslüman), yaşadığı çağda, yaşadığı ve yaşattığı (yaşa/ya/madığı veya yaşatamadığı) İslâm’dan sorumludur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM