MÜCRİM

Mücrim : Cürüm (suç) işleyen. Suç, yasa (= kural) ihlâli. Her düzende yasa (= kural) olur; yasalar düzen kurar; yasaları çiğneyenler de o düzeni ihlâl eder.

Dinde suçun karşılığı günahtır (ism =اثم), ésim de günahkâr. Zenb, seyyie, mağsiye, hata, cürüm gibi kelimeler de günah karşılığı kullanılır. Her günahın cezası aynı değildir.

Din, en büyük günah olarak şirki ve inkârı görür, çünkü bu günah, doğrudan dinin (âlemlerin) sahibi Allah’a karşı işlenmiştir. Şirk, Allah’a ortak koşmak; inkâr, O’nu yok saymak. Bir adam müşrikse, onun yaptığı hiçbir iyilik ondan kabul edilmez. (Bknz. 39/65.) Dikkat!, belki bizim yaptığımız iyilikler de kabul olmayacak!. Tarih boyunca, şirk koşanlar (müşrikler), inkâr edenlerden (atelerden) çok olmuştur; ateler = ateistler bile bir tanrıya inanırlar, Tanrı olmadan kimse yaşayamaz.

Şirk ve inkâr dışındaki suçlar = günahlar, doğayı ve insanları (tabiatı) ilgilendirir, onlara zarar verir. Mesela namaz kılmamak, hem kılmayana hem kılmayan üzerinden topluma zarar verir; çünkü o, eğitilmemiş = terbiye edilmemiş olarak kalır. Faiz yemek de öyle. Çünkü faiz, toplumsal düzeni, ekonomik adâletsizlik lehine = ekonomik adâletin aleyhine bozar. Zina da öyle....

...

Laik devletlerde de en büyük suç, devleti inkâr = tanımama, ona baş kaldırma olarak görülür; devletler buna terör suçu derler. Bir köyde iki muhtarın olmasını, muhtara birinin baş kaldırmasını (isyan etmesini) kabul etmezler.

Ama bu laik devletler, kâinata iki (ve çok) muhtar tayin ederler. Biri biziz, öteki de Tanrı, derler. Tanrı’yı özel hayata (vicdanlara, mabetlere); kendilerini kamusal (toplumsal, siyasal) hayata muhtar atarlar; büyük oranda özel hayata da müdahale ederler; hep yaptıkları gibi Tanrı’dan alırlar ama Tanrı’ya vermezler; çünkü tanrılık/ilahlık, onların ruhlarına sinmiştir. Kendilerine karşı işlenen suçları, terör suçu kabul eden bu devletler; Tanrı’yı inkarı ve şirki normal (insanî ve laik bir davranış olarak) görürler. Devletler, tüzel kişiliklerdir; onları özel kişiler kurar ve yaşatır. Bunlara göre, devlet içinde devlet olmaz; aynı coğrafyada (ülkede/vatanda) iki devlet kurulmaz ama kâinat/âlem coğrafyasında iki, üç, dört, ... tanrı/güç/ilâh olabilir!.

...

Sakın hâ!, şirki hafife almayalım, “Lâ ilâhe illâ-l Allah.” Sözünü sürekli tekrar edelim; en büyük zikir budur; diğerleri de : Sübhanellah. Elhamdülillah ve Allah-u Ekber'dir. Bir’lenmeyen İlâh (= Allah), övülmez, O’na EN BÜYÜK SEN’sin denmez. Kelime-i Tevhîd’i (= ‘Lâ ilâhe illâ-l Allah’ı) sürekli tekrar edersek, belki EN BÜYÜK’ü buluruz da, ona-buna en büyük!; demeyiz, kimseyi kutsamayız.

...

Tutarsız ve çürük batı aklı, bu laik akıl, Tanrı’yı dünyadan kovuyor, kendini dünyanın tanrısı ilân ediyor ve bütün cürümleri işliyor; asıl terörist akıl, bu akıl; bu aklın yeryüzünde yaptığı tüm savaşlar, tanrılık/ilahlık savaşları. Bu akıl, mücrim, zâlim, hâin, müşrik; onu/o aklı kendine Veren’i inkâr eden bir nankör. Bu akla tâbî olanlar da, onun gibi akıl yürütenler (= düşünenler) de onun gibi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET