YETKİ DEVRİ

Hemen akla, devlet yönetiminde ve bürokraside üstün asta, belli sınırlar/sınırlılıklar çerçevesinde, elindeki yetkiyi vermesi/devretmesi gelir; oysa kavram (= yetki devri kavramı), hem aşağıdan yukarıya hem de yukarıdan aşağıya hiyerarşiktir.

Oy verme, yetki verme, yetki devretmedir. Herkes yönetici olamayacağına göre, yöneticiler, oyla seçilir. Seçim (= ıstıfâ), seçilene, “seçilmişlik”! özelliği kazandırır.

Allah da kullarından (meleklerden ve insanlardan) dilediğini seçer. (22/75)

Seçtiğimiz kişilere verdiğimiz veya devrettiğimiz yetki, onlar tarafından kötüye kullanılmamalı. Bunun için, etkili bir denge-denetim mekanizması oluşturulmalı; buna dış denetim deniyor. İç denetim (= vicdan, ahlâk, ilâhî sorumluluk) olmayınca dış denetim etkili sonuçlar vermiyor. Herkesin başına polis dikemiyorsunuz; polisler de hırsız ve işbirlikçi olabiliyor.

...

Yaratılan her insan, “seçilmiştir”!. Yaratan, her yarattığı varlığa belli oranlarda yetkilerini devrediyor; bu yüzden onlar : görüyor, işitiyor, aklediyor/fıkhediyor, ... Yaratıcı,  çoook şeyi onların emrine tahsis ediyor. 

Niçin?!.

Onlar, kendilerine verdiğim yetki devrine/yetkiye göre mi yaşayacak/lar; yoksa sınırı/haddi aşacak/lar mı?!.

Pekiî nasıl denetliyor?!.

Kiramen Kâtibîn adını verdiği melekleri ile.

İman ile.

İlki dış denetim, onlardan da zerre bişey kaçmıyor; ikincisi de iç denetim.

Bu bilinç olmazsa (= tüm amelleri Kiramen Kâtibînin kaydettiği bilinmezse), dış denetimin burada bir etkisi olmaz/olmuyor gibi görünüyor; o denetimin raporları (= amel defterleri), ötede, büyük mahkemede okunacak, orada işe yarayacak.

İç denetim olan iman ise, hem burada hem orada işe yarayacak. O, burada, Kiramen Kâtibînin tuttuğu kayda da (amel defterlerine de) yansıyacak; dolayısıyla öteye de belirleyici olacak. 

...

İman, yetki devralırken (yönetim sorumluluğu alırken) de, yetki devrederken (birilerine sorumluluğu verirken) de dikkat etmemiz gereken çoooook önemli haslet.

...

Rabbimiz, seçtiği her kuluna hesap soracak. “feleneselennellezîne ürsile ileyhim, veleneselennel mürselîn. = Biz kendilerine Elçi gönderilmiş olanlara da O Elçilere de (hesap) soracağız.” (7/6)

Elçi = Rasül. Risâlet sona ermedi, Nübüvvet sona erdi, Efendimiz Hâtem-ül Enbiyâ’dır. Son Nebî’nin elçileri (?!), Onun bıraktığı yerden görevi devralırlar; yoksa bu din, kıyamete kadar devam etmez; bunun için de “seçilmiş olmak”! ve Ondan belli yetkileri devralmak gerekiyor.

...

Siz, bu seçimde hangi pozisyondasınız, seçmeye = yetki devretmeye mi seçilmeye = yetki devralmaya mı talipsiniz?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET