İSTİHARE (= استخاره)

Bir işin hakkımızda hayırlı olup-olamayacağını öğrenmek için abdest alarak ve duâ ederek uykuya yatma ve görülecek olanı uykuda (= rüyada) görme. İstihâreyi bize böyle öğrettiler de, böyle görülen/görülecek olan rüyanın doğru mu yanlış mı (sâdık bir rüya mı, kâzib bir rüya mı) olduğunu söylemediler. Bunu bilebilmek mümkün mü, nasıl?!. İstihâreye “uyanıkken yatarak”!; ve görülecek olanı uyanıkken (şuur yerinde, akıl başta iken) görmeye çalışarak (bilmek ve görmek) mümkün. 

Secde, 15. âyette, ki secde âyetidir, geçen harrû ( kökü : harre veya hayr =خر/ خير) kelimesi, istihârenin de köküdür; harre : hayr görmek için secdeye kapanmak, kapaklanmak, “yatmak”, düşmek, yıkılmak, bayılmak gibi anlamlara gelir. Noktasız harre (حر) ise, sıcaklık ve özgürlük demektir; hürriyet (hurriyet, hurr) oradan gelir. Secde, Rabbe en yakın olunan ândır; secdedeki kişi, “mahvolan/yok olan” “üzerindeki her şeyi” (noktayı)! atan kişidir; orada onu ter (sıcaklık) basar... sonra “kendinden geçer”... sonra da hür/özgür olduğunu anlar. İşte, uykuda (rüyada) değil de böyle ânlarda (= secdelerde) görülen hayra/görülene, istihâre denir.

Uzun secdelerle, özellikle de gecelerde, Rabbe yaklaşmaya/yakınlaşmaya çalışanlar, uykuya yatarken, kendilerini Rablerine emânet ederler (39/42) ve uyuduklarında, uykularında gördüklerinin de sâdık görüntüler olduğuna inanırlar. Buna da, uykuda (rüyada) görülen istihâre denir. Uyanıkken görülmesi gereken istihârenin temrinini yapmayanların, uykuda gördükleri istihâreye (= rüyalara) güvenmemeleri önerilir, önemle rica olunur.

Rüyayı ayrıca yazacağım, inş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET