SÖZÜN TE'SİRİ
Sözün te'siri ya da te'sirli söz.
Sözde bir te'sir veya güç varsa, bu te'sir/bu güç ona nereden gelir?!. Bu güç/te'sir, o sözü söyleyende mi, sözün kendisinde mi, yoksa o sözü dinleyende mi?!.
Hepsinde, der gibisiniz. Haklısınız. Ben de size yeni bir soru sorayım. Pekiî, en te'sirli Söz olan Kur'ân, niye herkeste aynı te'siri göstermiyor?!. O Kur'ân’ın Söyleyeni = Sahibi Allah; O Söz, Allah’ın Sözü = Kelâm’ı değil mi; Onun hem Söyleyeni Güçlü, hem de Sözün kendi/si Güçlü değil mi?!...
...
Söze olan ihtiyaç da biyere kadar yemeye-içmeye olan ihtiyaç gibidir. Tok veya iştahsız olanlara dünyanın en güzel (= leziz) yemeklerini de getirseniz, yemezler; oburlar (ve obezler) hariç. Oburluk (ve obezlik), yenileni yakmama, enerjiyi depolamadır.
Kişinin söze ihtiyacı yoksa, veyahutta o kişi söz oburu (obezi) ise, o sözün onda bir te'siri olmaz ya da o söz, ondaki dış görünüşü değiştirir, onun kalbine/ruhuna inmez/işlemez.
İş, bizde başlamasa da bizde bitiyor.
Söze (veya yeme-içmeye) aç (muhtaç) olan, rızkını arar; arayışı samimî ise, o rızık, Hz. Meryem’e geldiği gibi de gelebilir. Hz. Zekeriyya, Hz. Meryem’i her görmeye gittiğinde mihrabta “yiyecek bişeyler” bulurdu. (3/37) Hz. Meryem, eğitilmek üzere Hz. Zekeriyya’nın himayesine verilmiş ve tapınağa adanmıştı.
İnanın, Rabbimiz hariç, sözü söyleyen (veya yazan), söylediği (yazdığı) sözün kime, nasıl te'sir edeceğini bilemez, ama yine de söyler (yazar); söylemeyi ve yazmayı kendine verilmiş bir görev sayar; o bilir ki, hidâyet Allah’tandır; belki Allah onu da bu hidâyete bir vesile/aracı kılmıştır.
Söz söyleyen kişi, (aslâ) ilâhî Sözden daha te'sirli bir söz söyleyemeyeceğini bilmeli; bu yüzden de kendini bişey sanmamalı; o sözü dinleyen de o söze “en az ekmek kadar” değer vermeli, o sözle hem kendi “açlığını” hem de başkalarının “açlığını” gidermeli.
Yorumlar
Yorum Gönder