İSİMLERİN ÖĞRETİLMESİ

“ve alleme âdem-el esmâe küllehâ... Âdem’e tüm isimler öğretildi ve meleklere Âdem’e secde edin, dendi.” (2/31)

Tüm isimler öğretildi. 

Ama Âdem, tüm bu isimleri bilmiyor; çok azını biliyor. 

İsimler, varlığın zihnî/zihindeki karşılıkları ama bu, sadece zihinde kalır da eyleme dönüşmezse, buna tam öğrenme denmiyor. İlim/öğrenme, iman etmeyi ve o imanın gereğini yapmayı gerekli kılar.

Âdem’e tüm isimler öğretildiği hâlde, Âdem yine de yanlış yaptı; yaklaşmaması gereken yasak ağaca yaklaştı.

Tüm isimlerin öğrenilmesi ve onlarla amel edilmesi mümkün mü?!. Mümkün. Öğretilmiş; bize düşen hatırlama ve gereğini yapma.

Ne kadar çok isim öğrenilirse, o kadar çok melek bize secde eder.

“fetelaqqâ âdemü min rabbihî kelimâtin fetâbe aleyh... Âdem, Rabbinden (yeni)! kelimeler aldı ve onlarla tövbe etti.” (2/37) Demek ki önceden öğrendiği kelimeleri hatırlamak için Âdem Rabbinden yardım istedi; o kelimeleri tam hatırlayabilse ve onların gereğini yapabilseydi, Rabbine muhtaç olmaz!, o ağaca yaklaşmaz ve Rabbinden yeni kelimeler almazdı. O kelimeleri hatırlamak için Rabbinden yardım aldı ve onlarla O’na tövbe etti/edebildi ama yine de dünyaya “sürüldü = hubt”!. Âdem, dünyada iken de öğrendiği kelimeleri hatırlamakta yine ihmalkâr = çok az zikir ediyor. Rab, yine Ona (= bize/hepimize) Rasullerle = Hatırlatıcılarla yeni kelimeler = Vahyler gönderiyor. Kim, O Vahye (= O hatırlatıcı kelimelere) tâbî olursa, korkmayacak ve üzülmeyecek; kim de Onu/Onları gizler ve yalan sayarsa (= keferû ve kezzebû), ateşe girecek ve orada ebedî kalacak. (2/38-39)

Öğrenme, hatırlama ve hatırlatmadır. = Zikirdir.

Her öğrenme, her hatırlama (ve hatırlatma), bizi Rabbe götürmeli; çünkü bize her şeyi (= tüm isimleri) öğreten ve hatırlatan O. 

Hatırlarsak, hatırlanırız. = “vezkürûnî ezkürküm... Siz Beni hatırlayın, Ben de sizi...” (2/152)

Biz Rabbimizi unutursak, O da bizi “unutur”! ama O’nun unutması, bizim unutmamız gibi değildir. “...lâ te’huzuHû sinetün ve lâ nevm... O, dalmaz/uyuklamaz, unutmaz ve uyumaz.” (2/255) O’nun unutması, darılma, kızma ve gadab/azab etmedir.

Zikir (= Rabbi hatırlama ve hatırlatma), en büyük, çook büyük ibadettir. “... ve le zikrullahi ekber...” (29/45)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK