HABL

Aklımıza hemen teleskop gelmesin. Âl-i İmrân 103. âyet gelsin.

Ne diyor Âl-i İmrân 103?.

“Hep birlikte ‘Allah'ın ipine’ (Hablullah) sımsıkı tutunun ve ayrılığa düşmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir zamanlar, birbirinize düşmandınız da O'nun kalplerinizi kaynaştırması sayesinde kardeş oldunuz. Ateş çukurunun tam kıyısında bulunuyorken, sizi ona düşmekten O korudu. İşte Allah, ayetlerini böyle açıklıyor ki belki doğru yolu bulursunuz.”

وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Ben burada sadece Habl kelimesi üzerine odaklanacağım. Habl, manevî bir ip/hat/kablodur; onunla manevî âlemlerle bağlantı kurulur; nasıl internet hattı ile internet sitelerine, veri tabanlarına bağlantı kuruyorsak...

Yalnız bu hattı = hablı, bağlantıyı kurabilmek için, bağlantı kuran tarafın ihlâslı/samimî olması şarttır; mü’min olması sonraki iştir; mü’min olunca elbet “veri akışı” artar ve bağ daha da güçlenir. En güçlü ve en sağlam bağı Rasüller kurduğu için Onlara inen bilgi Vahy’dir. O bağ, Cebr-â-Îl (Cebr-â-El) ile kurulmuştur; bizim kurduğumuz bağlar ise adı-sanı bilinmeyen güçsüz melek(e)lerledir; melek(e)lerimizi güçlendirir isek bağımız da güçlenir ama aslâ Cebrâil düzeyine çıkmaz; o düzeyde bağlantı kurma işi, Hâtem-ül Enbiyâ olan Hz. Muhammed (a.s.) ile sona ermiştir ama O’nun kurduğu bağ (Kur'ân ve Sünnet) bizim için yeterlidir. O (Hz. Muhammed), bu bağı nasıl kurmuş, o mekanizmayı nasıl oluşturmuş bunun üzerine düşünmek de ayrıca aklın görevidir.

Kanaatimce “El-Emîn” olunmadan, benliği (kalbi) temiz tutmadan, yaşanan problemlere (zulme) duyarsız kalarak bu bağ kurulamaz.

Dert, O'nu Hira’ya vurmuştu; O’nun derdini Rabbi görmüştü de O’nunla en güçlü meleği Cebrâil vasıtasıyla bağ (iletişim) kurmuştu!.

Allah-u A'lem.