HAYATIN ANLAMI NEDİR?

Belli biyaştan sonra (hadi 40 diyelim) tüm arayışım, okumalarım bu sorunun cevabını bulmaya yönelik oldu. Din, felsefe, edebiyat, mitoloji (doğudan-batıdan) elime geçen tüm kitaplara bunun için baktım. Romanlarda, kutsal kitaplarda, mitolojilerde (Çin mitolojisine kadar, Asya-Avrupa, Mısır vb.), felsefede ---ki antik Yunanla başladığı söylenir--- Yunan, Stoa, İslâm ve çağdaş Avrupa vs. elimden geldiğince tüm kitaplarda. Herkes aramış, arıyor, “Buldum! Evreka!” diyene rastlamadım!. Eureka diyenlerinki “basit bir buluş”.

Tolstoy’un bir çok kitabı yanında küçük hacimli 'Hayatın Anlamı' ve 'İnsan ne ile Yaşar?' adlı iki kitabı da var; orada o, biraz da Hristiyan olduğu için hayatın anlamı için “sevgiyi” adres gösterir. Platon, hayatın anlamı için İdeaların bilgisini işaret eder ve “Tanrısal Bilgeliği” adres gösterirken, talebesi Aristo, Nikomakhos’a Etik’te Eudaimon’u (ondan bir bölüm Eudamos’a Etik diye de yayınlanmıştır.) adres gösterir. “Eu”, iyi, hoş, güzel demek; daimon, şeytan, melek, ruh gibi görünmez varlıklar için, ---genelde kötü olanları için--- kullanılır; bu iki kelime bir araya gelince anlam “iyi talih”, “refah” ve “mutluluğa” dönüşürmüş!; hayatın anlamı da mutlulukmuş!. (İş bu kadar kolay olsaydı sorun yoktu; bu bir ruh hâli, içsel durum; çaba/mücadele gerektiriyor, teoride, felsefede (felsefe yapmakla), sadece aklı kullanmakla mutlu olunmuyor, bu söylenenleri denemek, uygulamak/yaşamak, görmek gerekiyor.) İşte bu düşünce ikliminin ardından yaklaşık 50-60 yıl sonra Epikür denen bi adam çıkıyor, diyor ki bu iş konuşmakla (felsefe yapmakla) olmaz, konuştuklarınızı uygulayın da bisonucu görelim; mutluluk dediğiniz “buşeye”! ulaşmanın yolu hazzı artırmaktan acıyı azaltmaktan geçer diyor ve ortaya “ataraksia” diye bir kavram atıyor; bu da bi tür mutluluk, huzur demek; bu duruma ulaşabilmek için çook az şeyle yetinmeliyiz, çünkü bizim gerçekte çook az şeye ihtiyacımız var; biz, ihtiyaçlarımızı artırınca ya da daha çook şeye ihtiyaç hissettikçe strese giriyoruz, herkesle, her şeyle/herkesle mücadele ediyoruz, üzülüyoruz; acı çekiyoruz vs. Şöhreti örnek verir Epikür. (Epikür’ü sıradan bilinç; hazcı, ‘vur patlasın çal oynasıncı’, keyfine düşkün biri olarak bilir, oysa adam hiç evlenmemiştir, okulunda o zamana kadar hiç bir okulda kölelere ve kadınlara kimse ders/eğitim verememişken o, bu kölelere ve kadınlara dersler vermiş bi adamdır.!), der ki : şöhret, diğerlerinin istediği gibi yaşamaktır, onlara kendini beğendirmektir, aklı başında, mutluluğu/huzuru (ataraksiayı) arayan biadamın, binlerce/milyonlarca kişinin isteğine/fikrine uygun yaşaması, şöhret (meşhur) olmak için bunca eziyet çekmesi normal midir?!. Zorunlu ve gerekli ihtiyaçlar dışında maddî ve toplumsal/siyasal hiçbiihtiyaç sizi mutlu etmez, aksine zorlar, acı verir; der, ve “sadeliği” önerir. Kıbrıslı Zenon (Stoacılar) da aynı şekilde düşünür.

O zaman, hayatın anlamı mutluluksa, mutluluğu ikiye ayırarak anlamak, sonra da birleştirmek mümkün. 1) Teorik/düşünsel mutluluk, 2) Yaşamsal mutluluk ya da İç huzur, dış huzur. Teorik/düşünsel, iç huzur/mutluluk, doğru bilgi, düşünce ve inançla; yaşamsal dış huzur/mutluluk da, bunları pratik hayat(t)a uygulamakla mümkün. Hak din İslâm’ın, sürekli iman ve ameli beraber hatırlatması boşuna değil!. Sadece bilgi, düşünce ve inanç/iman yetmez ve insanı mutlu etmez; uygulama/amel de şarttır. (âmenû ve amilussâlihât)

“İnsanlar hayat sınavından geçirilmeden, denenmeden, (Biz onların hayat karşında ne yapıp-ettiklerini görmeden) sadece “biz inandık” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?!” (29/Ankebût, 2.)

Bence hayatın anlamı : iyinin-kötünün, vefâlının-nankörün, güzelin-çirkinin, mazlumun-zâlimin, sâdığın-hâinin, ... belli olması/belirlenmesi ve herkese hak ettiğinin verilmesidir. Bu hayat, bu seçim için vardır ve hayatın anlamı da budur!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET