VAHY

Vahy, Rabbimizin insanlığa en büyük iyiliği/ikrâmıdır. Vahy, kelime anlamıyla ilham, esin, içe doğma; terim anlamıyla da Kur'ân demektir.

Rabbimiz arıya, Hz. Meryem’e, Firavunun Hanımı’na (Asiye’ye) da vahyetmiştir ki buradaki vahiyler ilham, esin, içe doğma ve sezme anlamındadır, anlık ve kişiseldir.

Kur'ân vahyi ise evrensel ve toplumsaldır.

Vahy, Rabbin kişiye ve kişilere (insanlara) yardımı, yol göstermesidir. Ondan nasiplenecek olanlar, Ona ihtiyaç duyanlardır. Adam, ‘benim yolum doğru, ben bir yol arayışında değilim.’ diyorsa, o adamın bu vahiyden nasibi olmaz; ne zaman gittiği yolun yanlış olduğunu anlar, pişman olur ve samimiyet ve ciddiyetle yeni bir yol arayışına girer, işte o zaman onun içini “tuhaf, tarifi imkânsız bir his/duygu” kaplar, o duygu onu “kutsal/mübarek/saf bir arayışa” sevk eder, bu arayış zamanla güçlenir ve kişi Vahy ile = Kur'ân ile tanışır...

Bizim Kur'ân = Vahy ile tanışmamız böyle olmadı; biz Onunla “duygusuz, isteksiz ve soğuk” tanıştık. Açıp içini bakmadık. Baksak da Onu anlayamazdık. Dilini bilmiyorduk. Ona ne soracağımızı bilmiyorduk, çünkü biderdimiz, bisorumuz/sorunumuz yoktu. Onunla sohbet edemezdik. Bakıp-geçtik. Hâlâ da öyleyiz. Sürekli Ona bakanlarımız (Onu okuyanlarımız) da Onun yüzüne aval-aval bakıyor (ama) Onun ne dediğini anlamıyor; her şeyden önce ‘Ona ne diyeceğini, Onunla nasıl konuşacağını’ bilmiyor, hâliyle O da bir cevap vermiyor...

Vahy’i = Kur'ân’ı anlamak için insanın için(d)e az da olsa bir duygu (kişisel vahy = ilham, esin, içe doğuş, kutsal kaygı) olacak; sonra bu duygu (kutsal kaygı) güçlenerek ‘anlam arayışına’ dönüşecek!...; işte o zaman, o kişiye Kur'ân “Gel!. Oku Beni! İqra!” diyecek.

Öbür türlü okumalar, okuma değil.

Okuma, üç türlüdür : Tilâvet, Tertîl ve Kıraat. Kıraat, yazıyı okuma; Tilâvet, güzel sesle okuma; Tertîl, anlamı okumadır. Kıraat, sadece (yazıyı) görme; Tilâvet (o yazıyı) güzel sese büründürme; Tertîl ise O'nu (o yazıyı) anlamla tanıştırma/buluşturmadır.

Sizce biz hangi okuma ya da okumaları yapıyoruz?

Ben söyleyeyim. Kur'ân okuyan çoook büyük çoğunluğumuz, Kur'ân’ı kıraat ediyor; (Kur'ân Kursu’nda, İmam-Hatip’te, İlâhiyat’ta) okumuş-yazmışlarımız ve sesi de güzel olanlarımız, tilâvet ediyor; gönlü ve kalbi güzel olan kardeşlerimiz de O'nu Tertîl üzre okuyor.

Vahy, Tertîl üzre okunmazsa anlaşılmaz; anlaşılmayınca da Ondaki iyilik (hayr, Rabbin ikrâmı/yardımı) ortaya çıkmaz, hayatımızda da bietkisi, bikatkısı, bifaydası görünmez.

Ne nankör insanlarız!. Rabbimiz çoook büyük bir ikramda bulunuyor ama biz O ikrâmı (reddetmesek de) anlamadığımız için değerlendiremiyoruz; tertîl üzre değil de tecvîd üzre okuyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET