AKLÎ RUH


Bilebildiğim kadarıyla bu tamlama-kavramı ilk kullanan kişi, Şah Veliyyullah Dihlevî’dir. Buna benzer diğer bir tamlama-kavram da Akleden Kalp’tir.

Bu kavramlar bize ne der?

Bura (dünya) ile Öte’yi ayırmayın!.

Pekiî, biz ayırdık mı?

Ayırdık.

Kimimiz sadece akıl dedi, fizik dünyaya daldı, öte dünyayı ihmâl etti ve neticede materyalizme vardı; kimimiz de sadece ruh dedi, burayı ihmâl etti, buranın sorunlarından ve kendisine yüklenen sorumluluktan kaçtı.

Madem buradayız ve öteye gideceğiz; ikisine birden (belki öteye biraz daha fazla) önem vermeliyiz. Öteye önem vermek de burada mümkün, dolayısı ile burada iyi = ahlâklı ve dindar yaşarsak, iki dünyamız da huzurlu olur. Bunun yolu da hem aklı hem ruhu (kalbi) birlikte devrede tutmaktan; dünyanın ve ahiretin imarını aklı ideal = yüce değerler (=Vahy) rehberliğinde kullanmaktan geçiyor.

Bu ikisi (akıl ve ruh ya da akıl ve kalp) ayrılmaz bir bütündür. Vahy, akılla anlaşılır; aklı, Vahy terbiye eder ve ona yüce hikmetler kazandırır. 

“Kime Hikmet verilmişse, ona çook büyük hayr (iyilik) verilmiştir.” (2/Bakara, 269.)

“O (Allah), aklını kullanmayanları murdar/mındar eder, onların üzerine rics (uğursuzluk) yağdırır.” (10/Yunus, 100.)

Aklı doğru kullanmanın kriterlerini Vahy (Ruh) belirler ve bu ikisi aslâ birbirinden ayrılmamalıdır.

(İnsandan ruh çıkarsa insan ölür, akıl çıkarsa delirir.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET