TOST

Bugünün az-çok duyarlı insanı kendini çeşitli ideolojiler arasına sıkışmış hissediyor; Müslümanlarda da durum aynı; Müslümanlar bugün ne batılı gibi yaşayabiliyor ne de doğulu gibi. Ayrıca batılılar da, doğulular da “özgürlük ilâ sorumluluk” arasına sıkışmış durumdalar. Bunun tezahürü, giyim kuşamdan, ticaret hayatına ve davranış şekillerine kadar her alanda gözüküyor.

Bu sıkışmışlıktan çıkış mümkün mü?

Mümkün ama nasıl?

Yaşanılan hayatın temel dinamiklerini, olan/yaşanan ile olması/yaşanması gerekeni iyi bilmekle mümkün; nasıl da bunun içinde. 

Olan (fiilî durum), ideal (olması gereken) olmadığı için kendimizi tost gibi hissediyoruz. Ne (bildiğimiz ideal) değerlerden vazgeçiyoruz ne de yaşadığımız hayattan. Ne bildiğimiz ideal değerleri sorgulayıp-güncelleyebiliyoruz ne de yaşadığımız hayatın değerlerinden vazgeçebiliyoruz. Yaşadığımız hayatın değerleri bizi mutlu-mesut etmediği gibi bildiğimiz/inandığımız ideal değerlere de çook fazla güvenemiyoruz; ne yardan ne serden vazgeçebiliyoruz.

Sorun, bildiğimiz/inandığımız ideal değerleri bugün nasıl güncelleyip yaşanan hayat kılabiliriz sorunu. Dün, bu değerler işlevseldi ama bugün bize efsanevî (mitolojik) geliyor; bugün bu değerler bize uygulanamaz görülüyor. Tabiî, bu değerleri dün uygulandığı şekliyle uygulamaya kalkarsak anakronizme düşer, bugünde değil tarihte yaşarız; halbuki biz bugünde yaşamak ve bu değerleri de geleceğe taşımak istiyoruz.

Hayat akıyor ve hiç kimse de bu akışın önünde duramıyor.

Olaya Müslümanlar açısından bakarsak Selefîler, dünü bugüne olduğu gibi, başka bir deyişle bugünü dün gibi; Modernistler ise, bugünü bugün gibi, başka bir deyişle bugünü olduğu gibi yaşamanın peşinde; “Modernist İslamcılar” ise dünün evrensel ahlâkî değerlerini bugünün meselelerine uygulayarak çözüm üretme, başka bir deyişle dünü de bugünü de iyi bilme, dünün iyileri ile bugünün iyilerini buluşturma peşindeler.

(Modern İslamcılık tanımlaması oturmamış bir tanımlama; kimi buna ‘Yaşayan İslâm’, kimi ‘Çağdaş İslâm’ demekte. İslâm her çağa söz söyleyen bir din ise, bu çağa da söyleyecekleri olmalı.)

İslâm’ın bu çağa söyleyecekleri bu çağa, bu çağın sorunlarına özgü olmalı.

Nedir bu çağın en can yakıcı ve yıkıcı sorunları?

Varoluşsal anlamsızlık.

Parçalanmışlık = Tevhid’den kopuş.

İnsanî ve ekonomik adâletsizlik.

Düzensizlik, keyfîlik ve sorumsuzluk.

Düzen diye ortaya konulan sistem/ler/in insan vicdanına dar gelmesi ya da oturmaması.

İslâm, ahlâkî değerleri ve ortaya koyduğu ilkeleri açısından insanları her zaman tatmin eden bir din iken, onun tarihteki uygulamalarını aynen bugüne taşımak insanlara yetmemekte, onlara inandırıcı gelmemektedir; şekil A'da (Taliban, El-Kaide vb.) görüldüğü gibi.

Diğer taraftan İslâm’dan (İslâmî değer ve ilkelerden) kopuk yaşanan hayatlar (batılı yaşam biçimi) da yukarıda sıralanan sorunları üretmektedir.

Öyle ise bu kısırdöngüden çıkış, İslâm’ın her dönem geçerli evrensel ahlâk ilkelerini/değerlerini tespit edip onları içinde yaşanılan hayata uygulamaktan geçiyor; bu ilkelerin temelinde Tevhîd (Tevhîd, hem düzeni sağlayan otoritenin birliği hem de düzenin düzenliliği -âdil oluşu- demektir.) vardır; Tevhîd, aynı zamanda insanın içindeki ve dışındaki düzenliliktir; içinde düzen (huzur) olmayan birinin dışarda işleyen bir düzen kurması mümkün değildir; tersi de geçerlidir, dışarı bozuksa bu bozukluk insanı da bozar/etkiler.

İslâm’ın/dinin ana kaynağı Kur'ân ise ki öyledir, Kur'ân’ın bütüncül dünya/hayat görüşü (düşünce sistemi) dikkate alınarak, varmak istediği, insanları taşımak istediği hedefe/amaca yönelinmelidir; bu hedefe/amaca giderken kullanılan araçlar yaşanan çağın araçları olmalıdır; kimse, ben bugün bu araçları kullanmıyorum diyemez; kim arabaya, uçağa binmiyor da deveye ata biniyor, kimin elinde cep telefonu, evinde tv, internet yok!... önemli olan bunları kullanırken doğru/ahlâkî kullanmak ve dinin istediği bir hayatı kolay kılmak için kullanmaktır. 

Bu bilinç olmazsa insan (Müslüman), dinle batılı hayat tarzı arasında tost gibi sıkışır kalır, o daracık alandan (bunalımdan) da çıkamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET