HİKMET

Hikmet, illet (sebep, niye) sorusu sorulmadan elde edilemez; illet ve hikmet hep/devamlı beraber yürür ve bu sorunun sorulması da cevabı da "biyerde/binoktada" durur.

Sebep-Sonuç, Etki-Tepki, Neden-Amaç, İllet-Gaye gibi terimlerle de ifâde edilen bu husus = oluş zinciri, kurallı ve düzenli bir evrene ve o evren içindekilerin düzenli işleyişine atıf yapar.

İllet ve hikmetini sorabileceğimiz en tümel "şey" varlıktır. Varlık niye ve neden var? Başka bir ifâde ile ‘varlık, neden var edilmiş ve ne amaçlamış’?. Bundan daha büyük (tümel) bir soru olur mu? Olmaz.

Varlığın sebebini, dolayısıyla da bu sorunun cevabını bu akıl (tüm insanların aklı da bir araya gelse ve buna da kollektif akıl desek) bilemez; çünkü varlığı bu akıllar var etmemiş, onu “Var eden” var etmiştir; O da, sebep olarak bizi işaret ediyor ve diyor ki : “Sizin için var ettim/yarattım. Yaratma sebebim : sizsiniz!.” Amacım da : “Kim iyi, kim kötü, bunu bilmek ve bu Bilgimi sizin kendi iradeniz ile belirlemektir. Ben, bunu zaten biliyor(du)m ama Benim bildiğimi sizin de bilmenizi istiyorum!.”

İnsan niye var ile varlık (evren) niye var?, aynılaştı.

Bu soru, hem en büyük ontik (varlıksal) hem de en temel existantik (varoluşsal) bir sorudur; aynı zamanda etik, teolojik, teleolojik ve epistemik bir sorudur. Bu sorunun bu cevabına iknâ olmayan akıl, en hafif tabiriyle tedirgin akıldır; iknâ olmuşsa tüm sorularını ve cevaplarını bu soru-cevaba göre çözer, sorar, cevaplar, hiç bir sorun da yaşamaz.

Bu soru dışındaki sorular/sorunlar, artık “çook daha kolay” sorular ve sorunlardır; çünkü bu sorunun konusu dışındaki alanlar artık insan aklının alanına girer, insan aklı o alanlarda faaldir ve içeridedir; yeter ki yukardaki soruyu sorsun, acizliğini anlasın ve (o soruya verilen cevaba) “teslim” olsun. Artık onun dışındaki tüm soruların/sorunların illet ve hikmetlerini (sebep ve sonuçlarını) çook daha kolay bulur ve çözer.

Meselâ, ‘ben niye, neden varım?’ sorusunu yukarıdaki soruya göre cevaplar. Benim varlık sebebim : Benim dışımda(ki Yüce Bir İrade) ve O İrade, benim irademle beni “seçmek” istiyor, benim ne olduğumu, kim olduğumu bilmek istiyor. (Dikkat!. O, zamana mahkûm olmadığı için hep bilir, her zaman bilir. Buradaki bilme, O’nun Bilmesini insana bildirme anlamındadır.).

Din niye var? Din = Emir ve yasaklar ise, emir ve yasaklar (helâl ve haramlar) niye var?

Nasıl, varlıkta (evrende) bir düzen/mîzan varsa, insan ve toplum hayatında da bir düzen olsun istenmiş ve din gönderilmiştir; aklı ve iradesi olan insana gönderilen bu dinin elbette helâlleri ve haramları olacak, çünkü insan doğru ve yanlış yapabilen bir varlık; o doğru ve yanlışların ontolojik/ontik düzene uyanları helâl, uymayanları haram kılınacak ve bu konuda insana yol gösterilecek; zorlama/baskı da yapılmayacak, insan tamamen serbest/özgür bırakılacak; baskı yapılsa idi, insana saygısızlık/hürmetsizlik yapılır ve ona verilen akıl ve irade anlamsızlaştırılırdı.

İbâdetler niye var, amacı ne? İbadetler, insan yaşarken bu ontik/ontolojik uyumu unutmasın ve kendi yaşam düzenini bu ontik/evrensel düzene uydursun; bu düzeni kuran âlemlerin Rabbini unutmasın, O'na saygı ve hürmet duysun/sunsun diye var.

Emir ve yasaklar (helâl ve haramlar) niye var? Bir-iki örnek (bir haram, bir helâl) vererek yazıyı/sözü kapatacağım, çünkü uzun sözler/yazılar dinlenmiyor/okunmuyor, okuma ve dinleme alışkanlığımız zayıf.

Faiz niye yasak/haram? Haram olmasının sebebi ne, hikmeti ne? Faiz/ribâ, âdil/düzgün işleyen ekonomik düzeni bozar, insanlara çalışmadan, emek vermeden kazanç sağlar; borç para alanı köle, borç para vereni efendi/rab yapar; insanlar arasındaki âdil yaşam düzenini mahveder; yasak/haram kılınmasının hikmeti bu düzenin bozulmamasıdır.

Nikâhlı evlilik niye helâl de nikâhsızı haram? Evliliğin biçook hikmeti var, öne çıkan hikmeti çoğalma. Nikâhsız evlilikte de çoğalma oluyor ama çocuk sahipsiz ve kimsesiz kalabiliyor, tüm yük onu doğuran annenin üzerine yıkılabiliyor; ortalıkta bir akit, hukukî ve toplumsal bir sözleşme (nikâh) olmadığı için çocuğun sorumluluğu alınamayabiliyor ve çocuklar sokağa atılabiliyor...

Üzüm ve su helâl de şarap/içki neden haram? Aklı ve iradeyi koruyan, onların doğru ve düzgün çalışmasını sağlayan her şey helâl; onların çalışmasına sekte veren her şey de yasak/haram; haramlar da helâller de kendi içinde dereceli.

Netice-i kelâm, illet ile hikmet “biyerde/binoktada”! birleşir, aynı olur ama biz “o yeri/noktayı” şimdilik bilmiyoruz; “o yere/noktaya” varmak için gayret ediyoruz; “varanlar”, hepsi binokta; biz o noktanın içinde debelenip duruyoruz demişler; “belki”! de doğru söylemişler!..

Allah-u A'lem. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET