AÇIK ZİHİN


En başta söyleyeyim, “açık zihin” de bir puttur.

Ama açık zihin, aynı zamanda olmazsa olmazdır.

Bazıları Kitâb deyince, falancanın (isim vermiyorum) kitabından başka kitab bilmem/tanımam diyor; bu, bağnazlıktır.

Zihne terbiye verip ufkunu açan tek Kitâb Kur'ân’dır; O, zihni hem sonsuz ufuklara açar hem de istikâmetini belirler; çünkü âlemlerin Rabbindendir. Diğer kitaplar Ona uygun oldukları sürece muteberdirler; diğer kitapların muteberlikleri Kur'ân’ı bilme ile mümkündür. Kur'ân bilinmeden diğer kitapların insanlara hidayet verip-vermediği bilinemez ve insan da (bu) bağnazlıktan kurtulamaz.

Mu’tezile her ne kadar akıl, Kur'ân olmadan hidayeti bulabilir dese de, Kur'ân’sız insan aklı hidâyetle buluşamaz. Akla = insana hidâyeti sağlayan Kur'ân’dır, dolayısıyla Efendimizdir. Kur'ân’sız insan aklı bir çook ilâha tapar ve bir çook “sahte peygamberi” kendine rehber edinebilir. 

“Lâ ilâhe illâ Allah Muhammed-ur Rasûlüllah.” aynı zamanda aklın = açık zihnin de rehberidir. Bu ilke olmazsa açık zihin de yolunu kaybeder. Tarihte ve günümüzde bu ilkeye uymayan bir çook zihin (felsefede, kelâmda vb.) yoldan çıkmıştır. Açık zihne sahip olduğunu zannedenler (düşünenler) de, gerçekte açık zihne sahip olmadıkları için Kitâb’ı tek düze = bağnazca yorumlayabilmiştir. Son cümleyi şu örnekle açıklayayım. Günde kırk (40) kere okuduğumuz Fatihâ Sûresinin son âyetindeki “gayril mağdûbi aleyhim veled dâllîn” ifadesini/ibaresini, sadece Yahudi ve Hıristiyanlarla hasretmişler; sanki Müslümanlardan (ya da başka dine mensup olanlardan, hatta kâfirlerden) Allah'ın gazabına uğrayanlar ve dalalete düşenler olmazmış gibi okuyagelmişler/yorumlayagelmişlerdir. Sanki Müslümanlık bir kere bulununca bir daha hiç kaybedilmezmiş gibi!. Kitâb, “âmenû, sümme keferû, sümme âmenû, sünme-zdâdû küfrâ” = iman edenler, sonra inkâr edenler, sonra yine iman eden ve sonra da küfrünü artıranlar, küfründe/azgınlığında ileri gidenler (4/Nisa, 137.) derken; bizler, sanki çook bilinçli/şuurlu müslümanlarmışız, müslüman olunca artık sapıtmazmışız gibi Fatihâ’nın son âyetini Yahudi ve Hıristiyanlara hasretmişiz, orayı okurken kendimizi ‘temize çıkarmışız’!.

Bu bağnazlık, açık zihne sahip olmama değil de nedir?

Kişi, açık zihin olmazsa bağnazlığa; açık zihne sahip olur da Kur'ân gibi bir Rehberi olmazsa şirke (akıl putunun emrine, scientisizme) çook rahat düşebilir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET