KORKU ÇEŞİTLERİ

1-Hazer :

Aslı HAZERA (حذر); bitür korku/kaygı demek, daha çok alarm/teyakkuz durumu.

Allah dışında bir ilâhı ittihaz edinmek ve Allah'ın gönderdiği dini dışında bir dini benimsemek “korkuya/kaygıya” sebeptir.

‘Hazer-el mevt’ de ölüm korkusu/kaygısı demektir. Bir insanın ölümden ve ölüm sonrasından korkması gayet doğaldır.

Hazere'nın bir anlamı da “sürüden kopmak” ve “arkada kalmaktır.”

Nisa 71 de “Hüzû hizraküm” denir ki bu, “gerekli tedbirlerinizi alın! Uyanık olun! Alarm hâlinde olun!” demektir.

Tedbirsizlik, korku getirir.

2-Hayşet (خشية) : 

Hayşet, tedbirde aşırı hassasiyettir.

Huşû (خشوع) : Alçakgönüllülük. Tevâzû. İçtenlik. Samîmîyyet.

3-Vecil (Vecel/ وجل) :

Vecil (Vecel), yanlış yapma korkusundan kalbin ürpermesi/titremesi/korkmasıdır. “vecilet qulûbuhüm” (Enfal, 2. Hac, 35.)

4-Rehbet (Rehb/ رهب) :

Ruhban da aynı kök. “ve iyyâye ferhebûn. Sadece Benden korkun!.” (Bakara, 40. Nahl, 51. Kur'ân’da 12 yerde geçer.) Dağınık olan korkuyu “tek bir noktaya odaklama” demektir ki o odak da Allah'tır. Rahipler, sadece Allah'tan korkan (Hıristiyan) din adamlarıdır!.

5-İşfak (اشفق) :

Aslı ŞEFEQA, Müşfik de aynı kök. Sevdiğinden korkmak!. Onu kırmaktan/üzmekten korkmak. Çocuğumuza, yaşlı ana-babamıza müşfiq davranırız, değil mi? Onların bize bir zarar vermeyeceğini biliriz ama onları üzmekten korkarız...

6-Takvâ (Taqvâ/ تقوى) :

Yanlış yaparsak zarar; doğru yaparsak da mükafat vereceğini bildiğimizden korkma ama bu korkuyu “bir tek noktaya = Allah'a” yöneltme, odaklama; mutteqî olma hâli.

Sürekli doğru yaparsak/yaşarsak ki, bu durum sadece Peygamberlere hastır, korkmanıza gerek yoktur!  Onlar bile “korktuklarını” ifâde ediyorlar, “Ben Allah'tan korkarım!” diyorlar; bizim sürekli doğru yapmamız mümkün değildir ama “tövbe istiğfâr etmemiz” mümkündür. 

Öyle ise Takvâ, yüksek bir bilinç, sorumluluk ve teyakkuz/alarm durumudur; bizim için kesin emniyet/eman/iman/güven, Sırât’ı (sırat köprüsünü) geçince (cennete girince) mümkün olacak; o zamana kadar, şeytanımızı teslim alamadığımız (müslüman edemediğimiz) sürece “uyanık olmak, sürekli alarm durumunda kalmak” mecburiyetindeyiz.

Bu bakımdan bu dünya “boş”, denilerek hayat bir oyun ve eğlenceye dönüştürülmemeli, ciddî bir imtihan olarak görülmeli; Rabbimize imanımız/güvenimiz/sadakatimiz sürekli tazelenmelidir.

“Ben artık korkmuyorum!” (kâmil imana erdim) diyenler, ya gerçekten “ermiş!” ya kafayı yemiştir. Ermişler, Peygamberlerden üstün olmadıklarına göre büyük ihtimalle böyle diyenler kafayı yemiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET