SUÇ/GÜNAH

Kötü alışkanlıkların toplumsal/hukukî olanına suç, dinî olanına günah denir ama din de toplumsal/hukukî bir düzen vâ'zettiği için ben, ikisini dil düzeyinde ayırsam da hayat düzeyinde ayırmam.

Suç/günah iki şekilde işlenir : Bilerek ve bilmeyerek. Bilerek işlenen suça daha sonra geleceğim; önce bilmeyerek/bilmeden işlenen suç.

Bilmeden işlenen suç adı üstünde cahilliktendir; cehalet bişekilde giderilir, âlimler (hocalar) bunun için vardır. Bilmeden işlenen suçta, herhangi bir kasıt (meydan okuma) yoktur.

Amma!,

Suçların (günahların) çook büyük çoğunluğu bilerek, âdetâ meydan okuyarak işlenmektedir; özellikle büyük suçlar/günahlar (hırsızlık, adam öldürme, yalan vb.) söz konusu olduğunda hiç kimse ben bunun günah (suç) olduğunu bilmiyordum diyemez.

Öyle ise sorun nerede?

Sorun, bilmemekte değil inat etmekte, meydan okumakta!.

Bilerek toplumsal (hukukî) suç işlemek, topluma ve devlete; dinî suç işlemek, Allah'a meydan okumaktır.

Toplum/devlet, inadına suç işleyeni ağır cezalara çarptırır da Allah çarptırmaz mı?

Suçu bile bile işleyen cezadan korkmaz, ceza onu caydırmaz.

Bu, kişi açıkça ifâde etmese de toplumu/devleti ve Allah'ı tanımamaktır, kendini toplum/devlet ve (hâşâ) Allah yerine koymaktır.

Küçük günah (suç) diyebileceğimiz kabahatlerde ‘otorite’ hoşgörülü davranabilir ama bilerek/kasten işlenen suçlarda affetmez; affederse, otoritesi sarsılır. (Suçlarda otorite, örgütlü toplum olan devlet; günahlarda ise “Tanrı'dır”.)

Dindar insan, “Tanrı'yı” en yüksek otorite kabul eder; “lâ ilâhe illâ Allah” demek, bu demektir. Buna rağmen (kişi bunu dediği, “Tanrı'yı” en büyük otorite kabul ettiği hâlde), bilerek suç işlerse, söylediği söze muhalefet etmiş olmaz mı?; bilmeden işlerse, “kabahat” işler ama bilmediğimiz bir suç/günah var mı? 

Bizler, “Lâ ilâhe illâ Allah’ı” sadece bir “motto” olarak görüyor, hangi “yaptırımları” gerektirdiğini bilmiyoruz; bir kere O Sözü söyleyince her şeyi hallettiğimizi düşünüyoruz, O Söz, her dâim aklımızda olması gereken biSöz’dür ve kişiyi sorumlu kılar.

Bilmek, günah (suç) işlemeyi engelleyemiyorsa sorun nerede? Gerçekten güvenmemek, inanmamakta olabilir mi?

Kitab’ta İmanın Salih Amelden ayrı zikredilmemesini bide bu gözle okusak da imanı (salih) amelden ayırmasak mı?!.

İman yoksa (inkâr varsa), (bilerek işlenen) günah zaten vardır; bilmeyerek işlenen günahta ısrar edilirse, (Allah korusun) iman da yok olabilir.

İlk günah, sizce bilerek mi işlendi, bilmeyerek mi? Âdem (a.s.)/Âdemoğlu olarak bize Rabbimiz “secde edin”! deyince, bu emri kimin verdiğini bilmiyor muyduk?!

Bilmek yetmez, inanmak/güvenmek şart!. İnanmak, Allah'ın varlığını ve birliğini bilmek değil, inananın kendini O'na kayıtsız-şartsız teslim etmesi, güvenmesidir. Allah'ı bilmeyen mi var?!. Bilmeden inanmaya geçemeyen, suç/günah işlemeye her ân meyillidir.

Kime güvenebiliriz? Kim var?!.

Kişi, topluma/insanlara, devlete ya da Allah'a (onların koyduğu yasalara ve düzene) güvenmezse, onlar egemen olduğu sürece suç/günah işlemeye devam eder, isyan kaçınılmaz olur. Eğer, kişi işlediğinin suç/günah olmadığını düşünüyorsa “kendi düzenini” kurmalıdır. Bu da toplumsal/hukukî açıdan devrim, dinî açıdan ise “ilâhlık taslama”! demek olur.

...

Taammüd, hukukî bir terimdir, kasıt demektir. Hâkim, suçlunun suçunu taammüden (kasten) işlediğine inanırsa suçta ceza indirimine gitmez ama yanlışlıkla ya da bilmeyerek işlediğine inanırsa cezada indirim uygular; kişinin suçu işlediğine dair kesin kanıtlar/deliller varsa, suçlu da suçunu inkâr ediyorsa (münkirse, kâfirse) cezada indirim uygulanmaz.

Mü'min biri de Allah'ın Huzurunda olduğunu bilerek bi suç/günah işlemez/işlememeli; bilmeyerek işliyorsa hemen af dilemelidir. (Bir Mü'min, her ân Allah'ın Huzurunda olduğunu bilmez mi?, bilmiyor(d)um diyorsa, Mü'minliğini yeniden gözden geçirmelidir.!.)

Sadece inkâr edenler (Allah yok! diyenler) ve şeytan; ısrarla, bile bile suç/günah işler.

Mü'min’in suç/günah işlemesi aslâ taammüden (bile bile) olmaz, “yanlışlıkladır”, boş bulunduğu, dalgınlığa düştüğü içindir; fark edince hemen tövbe eder.

Şuur/bilinç en çok Mü'min’de bulunur, bulunmalıdır.

Cirmine bakmadan devrim yapmaya, hele hele de Allah'a kafa tutmaya kalkan insana ne demeli?!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET