MERDİVEN


(Bir metafor olarak merdiveni merkeze alarak vahy ve mirac konularını açıklamaya, açımlamaya gayret edeceğim. Bu düşünceler beni bağlar, hiç bir kesinliği yoktur. Belki başka zihinlere (düşüncelere) küçük de olsa bi katkısı olabilir.)

İnsan, Elest’te sınavı kaybedince (ağaca yaklaşınca, şeytana uyunca) “hubut” ile buraya “düştü”!, sonra pişman oldu (özür diledi, tövbe etti). Tövbesi kabul oldu ama “eski yerine” dönemedi; dönmesi için “denemeye” tâbî tutuldu. Binevî bakalım!, ‘tövbende samimî misin değil misin’ dendi.

Bu konuda ona (insana) yardım da edildi. “Yukarıdan” bir merdiven uzatıldı : Vahy. (Kitap ve Elçi/ler gönderildi.)

Kitap buna İnzal (İndirme) diyor. “Tenzîl-el Azîz-ir Rahîm = Azîz ve Rahîm Olan’ın (Allah'ın) “Tenezzülü”!.

Âdetâ bize Gökten (Semâ’dan) bir merdiven uzatıldı!.

Merdivenin zemini (en altı) bura/dünya; en üstü (en üst basamağı) “bilinmiyor”!.

Efendimiz, Allah-u A'lem Mirac’ta en son/en üst basamağa kadar çıktı ama yine de önünde sanki bi basamak (perde) daha vardı, o basamak (perde de) da çıkılsa (açılsa) idi “yanacaktı”!.

En alt basamak (bura) duyulur dünyası, madde âlemi. Bir sonraki basamak duygular (hissedilirler) âlemi. Bir sonraki basamak düşünülürler (akledilirler) âlemi. Bir sonraki basamak sezilirler (ilhâma konu olanlar) âlemi. ... arada bilemediğimiz daha bi çok âlem olabilir; Allah-u A'lem. Merdivenin son basamağı vahyedilirler âlemi ve bu âlem sadece Peygamberlere (Elçilere) has/mahsus. Elçilerin de kendi aralarında “mertebeleri” var.

Alt basamaktan (materyal/maddî âlemden, olgular dünyasından) üst basamaklara (duygular/hissedilirler ve düşünülürler dünyasına) çıkmaya karar veren biri, alt basamağın (duyular dünyasının, maddî dünyanın) hakkını vermeden çıkamaz. Her basamağın hakkı verilerek bir üst basamağa çıkılır ve her basamaktaki “dünya” “farklı” bir dünyadır ama aslâ birbirinden kopuk dünyalar değildir; nasıl merdivenin basamaklarını birbirinden ayırırsak o artık merdiven olmaktan çıkarsa, âlemlerde de böyle bir “hiyerarşi” vardır. Ve Allah, (tüm) âlemlerin Rabbidir. Hamd, sadece O'na hastır (mahsustur, tahsislidir).

Vahy, nasıl yukarıdan aşağıya uzatılan bir “merdivense”, Mirac da o merdiveni tırmanma “eylemidir”.

“Merdiven” çıkmayı isteyen ve çabalayan herkesin kendine göre (kendi çapında) ‘miracı’ vardır. “Merdiveni” yok sayan (inkâr eden) için en alt (en aşağı, bayağı) hayat kaçınılmazdır. Merdivenin en üst basamağına çıkan ise sadece Efendimiz’dir (= Mîrac).

Efendimizin Mirâc’a bedenen mi ruhen mi çıktığı burada çok önemli değildir. Bedenin (maddenin) hakkını vermeden zaten bir üst basamağa çıkılamayacağından, üst basamaklarda beden, “bambaşka bir hâl” alır; beden de “yükselir”!.

Felsefî tabirlerle ifâde edersek materyalizmden idealizme (bedenden ruha) doğru “kesintisiz” bir yolculuk başlar. Bunlar (madde/beden ve ruh) burada kesinlikle birbirinden ayrılamaz, uyumlu bir bütün teşkil ederler. Ölünce (ruh bedenden ayrılınca) ‘kim, nerede, ne yapmış, nerede kalmış’; belli olacak ve herkes hak ettiğini bulacak.

Burada olma, burada kalma demek değildir. Felsefî düşünce akımları temelde materyalist ve idealist diye ikiye ayrılır; materyalistler burayı, idealistler daha yüceyi/yükseği kendilerine konu/amaç edinirler. İlkine somut gerçeklik, olgular dünyası; ikincisine soyut gerçeklik, idealar dünyası diyebiliriz. Zemin burası;! burada kalmak isteyen burada kalır ama yükselmek isteyen de “yükselir”; yükselmek isteyenin önüne fikrî engeller koymak, aşağılayıcı yaftalar takmak (gerici, yobaz vb.) insanlık suçudur.

İnsanlık, donukluk değil kulluktur; kulluk da En Yüce’ye doğru bir yolculuktur.

Bazı insanlar da, buradan daha aşağı (ayak altına) inmeye (hayvanlığa, esfel-e sâfilîn’e) meyilliler.

Herkes, nereye gideceğine kendi karar verir.

Biyerden (biyönden) her yere (her yöne) gidilir ama her yerde “rahat” edilmez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET